Suda yapılan indirimler
zam olarak geri dönmemelidir.
Şebeke kayıpları hızla önlenmelidir.
Su bir insan hakkıdır.
Yerel yönetimlerin su politikaları,toplumcu,planlı ve
gerçekçi olmalıdır!
Bazı yerel yönetimlerimizin yerel seçimler öncesinde su
bedellerinde yaptıkları indirimden sonra bugünlerde su
bedellerini arttırmaya çalışması ile şebekelerdeki su
kayıplarının yerel yönetimlere verilen beş yıllık süre
içinde azalmaması ve bu sürenin uzatılması üzerine
aşağıdaki konularda kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.
Su Hizmetleri planlı, akılcı ve gerçekçi olursa
sürdürülebilir olur
Su hizmetlerinin kaliteli ve sürdürülebilir olması
ekonomik, ekolojik ve sosyal alanlarda dengeli bir
politika izlemesi ile mümkün olur. Bunun sağlanabilmesi
için bu alanları olumsuz etkileyebilecek tüm gelişmeler
ve karşı karşıya kalınabilecek tüm riskler su
yönetimleri tarafından analiz edilmelidir.
Türkiye’nin metropollerinde su hizmetleri yönetimi,
plansız kentleşme, kente göç, iklim değişimi etkileri
,girdi maliyetleri, gibi birçok ekonomik ve idari
baskının altındadır. Bu baskılara ilaveten ortaya
çıkabilecek iki yıl üstüste yaşanacak kurak dönem,
Merkezi hükümetin alacağı yeni kararlar, idari
yapılanmadaki yeni düzenlemeler, Ankara, İstanbul ve
İzmir ‘in su hizmetleri yönetimini çok zorlayacaktır.
Metropollerde yerel seçimler ile değişen yönetimlerin su
hizmetleri yönetimi anlayışında da değişiklikler olmuş,
Ankara, İstanbul ve İzmir’de su bedellerinde değişen
oranlarda indirim kararları alınmıştır. Su bedellerinde
Ankara’da 21 Ocak 2019 tarihinden itibaren % 30
oranında, İstanbul’da 13 Mayıs 2019’dan itibaren %48’e
varan oranda İzmir’de ise %20 oranında indirime
gidilmiştir.Bu kararlar ,son dönemde artan işsizlik,
düşen hane halkı gelirlerini ve insanların su gibi
yaşamsal ve talebi sürekli olan bir doğal kaynağa ulaşma
hakkını gözeten kararlar olması açısından çok önemli ve
anlamlıdır. Çünkü dünyada genel kabul gören kriter bir
hanenin su için ödediği bedelin hane halkı net gelirinin
%2,5 -%5’ini geçmemesidir.
Su ve çevre sağlığı hizmeti bir kamu hizmetidir
Su temini ve çevre sağlığı hizmetleri hukuki olarak kamu
hizmeti kapsamına girer. Su temini, talebi sürekli ve
yaşamsal olan bir toplumsal ihtiyacın karşılanmasına
yönelik bir hizmettir. Bu nedenle bu hizmetlerin yerel
yönetimler tarafından kamu hizmeti anlayışıyla sunulması
gerekir. Bunun yanısıra su bedellerinde yapılan
indirimler, hizmetin sürekliliğinde aksamaya ve
kalitesinde düşüşe neden olmamalıdır.
Mevcut siyasi konjonktür ve yapılan açıklamalar
yereldeki su yönetimleri üzerindeki mali ve idari
yüklerin ve baskıların artabileceğini ortaya
koymaktadır. Bu olumsuzlukların su hizmetlerini
kesintiye uğratmaması için, su yönetimlerinin risk
analizi yapması ve alternatif stratejiler belirlenmesi
gereklidir.
Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’de su ve çevre
sağlığı hizmetindeki kaliteyi düşürmeden ve su
bedellerinde yakın gelecekte daha büyük artışlara
zorunlu kalmadan sürdürülebilir olabilmesi için, yerel
yönetimlerin merkezi idare tarafından desteklenmesi
gereklidir.
Suyunun Yarısı Şebekede kaybolan Yerel Yönetimlere Yeni
Su Tahsisi Yapılmamalıdır.
2014 yılında yayınlanan bu yönetmelikle Büyükşehir ve il
Belediyelerine, içme suyu şebeke kayıplarını en fazla
%30 düzeyinde olacak şekilde indirmeleri için verilen
süre 2019 yılında doldu. Yerel Yönetimlerin büyük bölümü
bu yönetmeliğin gereğini yerine getir(e)meyince 1
Ağustos 2019 tarihinde yeni bir yönetmelik yayınlanarak
bu süre uzatıldı.
"Gelişmiş ülkelerde su kayıp kaçak oranı ortalama %15
iken Türkiye’de bu oran ortalama %36 olarak veriliyor.
Ancak bu oranın ortalama %50 civarında olduğu da yetkili
kişilerce ifade ediliyor.
Kaynağından alınıp enerji kullanılarak, arıtılarak,
pompaj yapılarak kente getirilen suyun yaklaşık
yarısının şebekelerde kaybolurken yeni su temini
tesislerinin yapımına izin verilmemeldir.
Hâlihazırda sadece 20 belediye su kayıp oranını % 30’un
altına indirebilmiş durumda. Kentlerimiz iklim değişimi,
hızlı göç ,kuraklık tehditleri altında iken yerel
yönetimlerimizin bu konuda isteksiz davranmalarını
anlamak güç. Bu konudaki ilerleme yavaş. Bu nedenle
yerel yönetimlere verilen süre uzatıldı. Sularımız
şebekelerde kaybolmaya devam ediyor. Bunun doğal sonucu
olarak da ekonomik kayıplar ortaya çıkıyor. İlave su
talebi yeni projeler yapılarak karşılanmaya çalışılıyor.
Kentsel su hizmetleri yönetimlerinin önceliği mevcut
suyu daha verimli kullanmak olmalı
Kent sellerine ve kuraklığa dirençli Akıllı Kentler
yaratılmalıdır.
Metropollerimizin su yönetimlerinin öncelikli görevi
karşılanabilir bir bedel ile sürekli ve kaliteli bir su
ve çevre sağlığı hizmeti sağlamak ve kentleri kuraklığa
ve sellere dirençli akıllı kentlere dönüştürmektir.
Bunun da öncelikli ve gerek şartı ; rasyonel- dinamik
planlamalar yapılması ve uygulanmasıdır.
Plansızlık, gelecekte metropollerimizin su yönetimlerini
özellikle içme ve kullanma suyu temini açısından
zorlayabilir. Ortaya çıkabilecek bu durum, bu
kentlerimizin bütçe dengelerini de zorlayarak su’ya zam
yapılmasına neden olabilir. Kentlerimizi pahalı deniz
suyu arıtımı teknolojilerine, ambalajlı suya ve/veya çok
daha pahalı şebeke suyuna mahkum edebilir. Yerel
yönetimlerimizin orta ve uzun vadede çevre duyarlılığı
içinde, karşılanabilir bir ücret tespit ederek, kaliteli
su temini ve çevre sağlığı hizmeti verebilmesi, iklim
değişiminde ekonomik koşullara kadar tüm riskleri görüp
gerekli hazırlıkları önceden yapabilmesi ile mümkün
olacaktır.
Bu hizmeti bir kamu hizmeti olarak veremeyecek
yönetimlerin kendi hazırlıksızlıklarının ve
eksikliklerinin bedelini tüm topluma ödetmeye hakları
yoktur.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur!
Dursun Yıldız
Turhan Çakar
Su Politikaları Derneği Başkanı
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı
|