●
TÜDEF; SON EKMEK ZAMMI DAR GELİRLİNİN “YAŞAM HAKKINI”
ELİNDEN ALACAK DÜZEYE GELDİ…
●
“%33’ LÜK ZAMFAKİRİN 3 EKMEĞİNDEN BİRİNİ ALDI”…
● 300 TL
ASGARİ ÜCRET ARTIŞI EKMEĞE GİTTİ…
● FAHİŞ
EKMEK ZAMLARI ENFLASYONU DAHA DA ARTIRACAK…
● TÜDEF; “Bu
zam açıklanamaz. Makarnanın kilosu 1,7 lira, bisküvinin
kilosu3,3, Fırınlanmış Mantı’nın kilosunun 2,9 TL;
ekmeğin kilosu 4-5 TL ?...
● İzmir’de
300 gr. Halk Ekmeğin Fiyatı 65 kuruş, Kg fiyatının ise
2.16 tl olduğu yerde, hiç bir mantık ve hiç bir vicdan
kilosu 4,5 liraya ekmek satılmasını açıklamaya yetmez.
● Fırıncılar
kendi kara düzen verimsizliğinin faturasını ikide bir
tüketiciye zam olarak yükleyemez…
● Ticaret
Odaları " Esnaf odasının zammını uygulamak zorunda
değil!..
● TÜDEF;
“Tarım ve Ticaret Bakanlıklarını göreve çağırıyoruz;
ekmek fiyatlarının tek taraflı belirlenmesine cevaz
veren çağ dışı yasayı iptal ediniz. Ulusal ekmek ve gıda
politikalarını tüketici hakları ve temsiliyeti
doğrultusunda yeniden belirleyiniz”...
|
Sayın Basın Mensupları;
Son ekmek zamları ile dar gelirlinin “yaşam hakkını”
elinden alacak düzeye gelinmiştir. İllere göre %25-%33
oranındaki bu zamlar, dar gelirli emeklinin dulun,
yetimin, geçim zorluğuyla boğuşan yurttaşın bazı
illerimizde 3, bazı illerimizde ise 4 ekmeğinden birini
aldı. Kişi başına 150 kg ile dünyada en çok ekmek
tüketen ülke olan Türkiye’ de 5 kişilik asgari ücretli
bir aile 300 liralık asgari ücret zammı sadece ekmeğe
harcanmak zorunda. Diğer yandan TÜİK’ e göre gıda
fiyatları Ocak 2016'da yüzde 4,3 yükselince, yıllık gıda
enflasyonu da yüzde 11,7'ye kadar çıkmış bulunmaktadır.
Bu durumda enflasyon sepetinde yüzde 2,6'lık önemli bir
ağırlığı bulunan ekmek fiyatları enflasyonu daha da
artıracaktır.
Önlem alınmazsa durum böyle de kalmayacaktır. Nitekim,
basına yansıyan açıklamalardan 2016 yılının ilk altı ayı
içerisinde Ankara ekmeğe %25 dolayında daha bir zam
yapılacağı ve başta Ankara olmak üzere 1 Liralık ekmeğin
1,25 Liraya yükseleceği anlaşılmaktadır. Oysa; ekmek
maliyetlerinin en önemli maliyetini oluşturan un
fiyatlarında bir artış yoktur. Tam tersine, Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’ ya göre dünyada son
beş yılda gıda fiyatları düşmektedir.FAO, Gıda Fiyat
Endeksi (FFPI) Aralık ayında ay bazında 2,6 puan
gerilemiştir. Türkiye’ de 2014 yılında 868 TL/Ton olan
buğday fiyatları yaklaşık 3,6 milyon ton artışla 22,6
milyon tona ulaşmış ve buğdayın fiyatı %3 düşüşle 845
TL/Tona inmiştir. Diğer yandan geçtiğimiz dönemde
elektrik, doğal gaz fiyatlarında anlamlı bir artış
olmamakla birlikte, mazot fiyatlarında dünya piyasaları
doğrultusunda önemli düşüşler yaşanmıştır. Bu durumda
Federasyonumuzca yapılan ekmek fiyatları da Tarım
Bakanlığı’ nın 250 gr. Ekmek için 61 kuruşluk fiyatı
doğrulamaktadır. Ekmek zammının açıklanamaz durumuna en
önemli örneğini ise kilosu 1,7 lira olan makarna, kilosu
3,3 lira olan bisküvi, kilosu 2,9 lira olan fırınlanmış
mantıfiyatları oluşturuyor. Fırınlanarak bünyesinde hiç
nem bulunmayan bu unlu mamullere karşın üçte biri nem
olan ekmeğin bu önlenemez yükselişini hiçbir mercii
açıklayamaz. Ayrıca İzmir’de 300 gr. Halk Ekmeğin Fiyatı
65 kuruş, Kg fiyati ise 2.16 tl olduğu yerde, hiç bir
mantık ve hiç bir vicdan bu zammın gerekçesini
açıklamaya yetmez.
Kara düzenin faturası tüketiciye
Ülkemizde neredeyse her mahalleye bir fırın düşmektedir.
Kara düzen çalışan bu fırınlardaki; un, malzeme,
işçilik, hijyenve kalitesinin ne derecede denetlendiğini
söylemek de pek mümkün değildir. Daha hala ekmeklerde
etiket bulunmamakta, toz toprak içerisinde her türlü
hijyen koşullarından uzak sevk edilen ekmeği poşete
sokmaya hiçbir yetkilinin gücü yetmemektedir.Öte yandan
bir oda başkanı ekmek fiyatlarındaki artışın nedenini
"fırınların yüzde 30 kapasite ile çalışması, 250 fırın
olması gerekirken bu rakamın 500 olması. Bu da pastanın
bölünmesine ve fiyatın artmasına neden oluyor" şeklinde
açıklıyor.Böylece bu başıboş verimsizliğin faturası
tüketiciye çıkarılmış olup ekmeğin kilosu yurt genelinde
4-5 liraya yükseltiliyor.
Yetkililere Çağrı
Burada Ticaret Odalarına seslenmek istiyoruz. Fırınlara
ekmek zammının Fırıncılar Odaları tarafından
getirilmiştir. Zamlı tarife ticaret odalarına üye
fırıncıları bağlamaz. Geçmişte Ankara Ticaret Odasının
yaptığı gibi; yasanızdaki “Tüketiciyi koruma göreviniz”
doğrultusunda, bir sosyal sorumluluk örneği göstererek
bu izahı zor zammı uygulamayabilirsiniz.
Ama burada asıl görev “tüketiciyi Koruma” görevi ile
yükümlü olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile
Gümrük ve Ticaret Bakanlıklarına düşmektedir.Serbest
piyasa demek başı boş piyasa demek değildir. Serbest
piyasa ekonomisinde her ne kadar devlet piyasaya
doğrudan müdahale edemezse de, özellikle; et, süt,
ekmek, su vb. temel gereksinim maddelerinde “sosyal
devlet” ilkelerinin gereğini yapmak; piyasayı
düzenleyici önlemleri almak, güçlü ve örgütlü üretim
güçlerinin karşısına, en az aynı güçte ve örgütlülükte
tüketici örgütlerini çıkarmak zorundadır. Bu
Anayasamızın 172. Maddesinde “Devlet, tüketicileri
koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin
kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder” şeklinde
açıkça ifade edilmektedir. Bu bağlamda,ulusal
politikaların belirlenmesinde geniş tüketici kesiminin
etkin katılımı ve temsili sağlanmalıdır. Bu doğrultuda
ulusal ekmek politikaları belirlenmelidir. Ticaret
Bakanlığı ise ekmek gibi bazı önemli gıda maddelerinin
fiyatlarının ilgili esnaf odasınca tek taraflı
belirlenmesine cevaz veren 5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar Meslek Kanunun 62. Maddesini kaldırmalı;
bunun yerine Evrensel Tüketici ve İnsan Haklarını
öngören çağdaş düzenlemeleri getirmelidir. Eğer
lütfedilirse TÜDEF olarak bu konularda üzerimize düşen
görevleri yerine getirmeye hazır olduğumuzu iki
bakanlığa da yazılı olarak bildirdik. Bununla birlikte
ilgili bakanlıkları ve tüm yetkilileri, Anayasamızın
172. Maddesi doğrultusunda ilgili “78 milyon tüketicinin
ekmeği için” göreve çağırmayı bir borç biliyoruz.
Ferda HEKİMCİ
Genel Başkan Yrd.
|