TAğustos 2014 sonu ile
Ağustos 2015 sonu itibariyle son bir yıllık dönemde
çalışan tüm memur ve memur emeklileri ile emekli
öğretmenlerin 49 temel gıda maddesinde, emekli işçilerin
40 temel gıda maddesinde, çalışan asgari ücretli
işçilerin ise 34 temel gıda maddesinde satın alma
güçleri düşmüş ve yoksullaşmışlardır.
TÜİK verilerini dikkate alarak, Ağustos 2014 sonu ile
Ağustos 2015 sonu itibariyle son bir yıllık dönemde gıda
fiyatlarındaki artış yüzdelerine şöyle örnek
verebiliriz: mercimekte yüzde 38.13, dana etinde yüzde
28.52, balıkta yüzde 15.4, zeytinyağında yüzde 93.92,
çayda yüzde 17.4, kuru soğanda yüzde 21.4, çarliston
biberde yüzde 23.8, dolmalık biberde yüzde 22.86, taze
fasulyede yüzde 22.16, patlıcanda yüzde 30.8, yeşil
soğanda yüzde 21.8, salatalıkta yüzde 20.4, kabakta
yüzde 19, şeftalide yüzde 15, badem içinde yüzde 36.9,
ceviz içinde yüzde 24, fındık içinde yüzde 78.2, yer
fıstığında yüzde 55.5 artış olmuştur.
Son bir yıllık dönemde, gıda enflasyonundaki yıllık
artış oranı yüzde 14.53 olmasına rağmen, tüm
çalışanların ve emeklilerin Ağustos 2014'e ayına göre
Ağustos 2015 ayındaki maaş artış oranları bu oranın
altında kalmıştır. Örnek vermek gerekirse; emekli
memurun maaş artış oranı yüzde 7.9, emekli öğretmenin
yüzde 8, emekli işçinin yüzde 10.03, çalışan asgari
ücretli işçinin ise yüzde 12.29 olmuştur.
TÜİK’in açlık ve yoksulluk rakamı ile TÜİK’in eşdeğer
hane halkı kullanılabilir gelir rakamlarını
karşılaştırdığımızda, tüketicilerin yüzde yetmişten
fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı,
dolayısıyla gıda yoksulu olduğu görülür. 14-15 milyon
dolayında tüketicinin ise açlık sınırının altında
yaşadığı anlaşılır.
Türk-İş’in açıklamalarına göre, dört kişilik bir ailenin
Ağustos 2015 ayı itibariyle açlık sınırı 1345TL’dir.
Yoksulluk sınırı ise 4380TL’dir. Bu rakamları dikkate
alıp, TÜİK’in eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir
rakamları ile karşılaştırdığımızda ise nüfusun yüzde
doksandan fazlasının yoksulluk sınırının altında, 54-55
milyon tüketicinin ise açlık sınırının altında yaşadığı
anlaşılır.
Bu gerçekleri dikkate aldığımızda, halkın ezici
çoğunluğunun yeterli ve dengeli beslenemediği
anlaşılmaktadır. Bu durumun önemli bir nedeni de, açlık
ve yoksulluk sınırının altında yaşayan tüketicilerin
temel ihtiyaçları olan gıda harcamalarından keserek,
diğer zorunlu harcamaları olan kira, ulaşım, yakıt,
elektrik, su, çocukların eğitim giderlerini karşılamak
zorunda kalmalarıdır.
Ülkemizin tarım ve hayvancılığa çok uygun bir coğrafyada
olmasına rağmen, yanlış tarım ve gıda politikaları
nedeniyle, gıda fiyatlarının en yüksek olduğu ülkeler
arasına girmiş bulunmaktayız.
Bununla birlikte, dolardaki artış ülkemiz tarımının en
önemli ithal girdilerinden olan gübre ile akaryakıt
fiyatlarını arttıracağı nedeniyle gıda fiyatları da
artacaktır.
Ne yazık ki, ülkemizde belli bir azınlığın çıkarını
gözeten, halkın ezici çoğunluğunun yararına olmayan ve
insan onuruna aykırı bir tarım ve gıda politikası
uygulanmaktadır.
Söz konusu yanlış tarım ve gıda politikaları nedeniyle,
halkın durumu her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.
İvedilikle, halkın ve ülkenin yararına olan doğru tarım
ve gıda politikalarına dönülmelidir.
Tüketicilerin gıda yoksulluğuna ve açlığına son verecek,
satın alma güçlerini yükseltecek ve insan onuruna uygun
olacak şekilde gerekli tüm ekonomik ve sosyal önlemler
alınmalıdır.
Basınımıza ve halkımıza saygıyla duyurulur.
|