Mart 2014 sonu ile Mart 2015
sonu itibariyle, son bir yıllık dönemde at
yarışlarından, şans oyunlarından arındırılmış halkın
gerçek enflasyonu olan gıda enflasyonu hız kesmiyor. Bu
dönemde, çalışan tüm memur ve memur emeklileri ile
emekli öğretmen ve emekli işçilerin 66 temel gıda
maddesinde, çalışan asgari ücretli işçinin ise 47 temel
gıda maddesinde satın alma güçleri düşmüş ve
yoksullaşmışlardır.
TÜİK verilerine göre, gıda fiyatlarında artış yüzdesi
olarak örnek vermek gerekirse; kuru soğanda 72,5, yeşil
soğanda 78.2, pırasada 32.4, karnabaharda 80.2,
ıspanakta 79.7, kabakta 67.5, mercimekte 32.2, dana
etinde 27.1, zeytinyağında 75.1, beyaz lahanada 45.1,
portakalda 28.5, mandalinada 24.8, fındık içinde 134.1,
kuru kayısıda 109.5 oranında artış olmuştur.
Oysa, Mart 2014 ve Mart 2015 arasında çalışan tüm
memurlar ile emekli memur ve öğretmenlerin maaşı yüzde
üç artmıştır. Aynı dönemde emekli işçinin maaşı 8.16,
çalışan asgari ücretlinin maaşı ise yüzde 12.18
artmıştır.
Halk, gıda harcamalarından keserek diğer zorunlu
harcamaları olan kira, elektrik, yakıt, su, ulaşım ve
çocuklarının eğitim masraflarını karşılamaya
çalışmaktadır.
Bugün, ülkemizde TÜİK’in açlık ve yoksulluk rakamı ile
TÜİK’in eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir
rakamlarını karşılaştırdığımızda halkın yüzde yetmişten
fazlasının yoksulluk sınırında, 14 milyon dolayında
kişinin ise açlık sınırında yaşadığı görülür. Türk-İş’in
açlık ve yoksulluk rakamlarını dikkate alırsak; 54
milyon kişinin açlık sınırında, halkın yüzde doksandan
fazlasının ise yoksulluk sınırında yaşadığı görülür.
Yaşadığımız şimdiki dönemde, çocuklar, gençler ve halk
yeterli ve sağlıklı beslenemediği için çeşitli
hastalıklara yakalanmaktadırlar.
Dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de gıda
fiyatlarının normal enflasyonun iki katına yakın artış
göstermesi, uygulanan tarım ve gıda politikalarının ne
kadar yanlış olduğunu, halk için değil, rant için
olduğunu göstermektedir.
Basınımıza ve halkımıza saygıyla duyurulur.
|