Türkiye’deki Açlık Ve Yoksulluk Gerçeği İle Kaçırılan Vergi Gerçeğini
Açıklıyoruz
●
TÜRKİYE’DEKİ AÇLIK VE YOKSULLUK GERÇEĞİ İLE KAÇIRILAN VERGİ GERÇEĞİNİ
AÇIKLIYORUZ!..
● ADALET Mİ SEFALET Mİ ? !..
● TÜRKİYE’DE 15 MİLYON KİŞİ AÇLIK SINIRININ ALTINDA, 45 MİLYON KİŞİ
YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA BİR GELİRLE YAŞAMAKTADIR!..
● TÜKETİCİ VERGİSİ OLAN DOLAYLI VERGİLER 32 YILDA %37’DEN %67’YE ÇIKMIŞ,
BÜYÜK KAZANÇ SAHİPLERİNDEN ALINAN DOLAYSIZ VERGİLER İSE %63’DEN %33’E
DÜŞMÜŞTÜR!..
● 2011 YILI VERGİ KAÇAĞI EN AZ 100 MİLYAR TL !...
● VERGİ MAHKUMU TÜKETİCİLER VE EMEKÇİLER AÇ, VERGİ KAÇIRAN VURGUNCULAR
TAÇ!..
● TÜRKİYE VERGİ KAÇIRANLARIN CENNETİ, VERGİ MAHKUMU TÜKETİCİ VE
EMEKÇİLERİN CEHENNEMİ !..
● SEFALETTE ADALET, VURGUNDA ADALET, İŞTE TÜRKİYE’NİN GERÇEĞİ!..
|
TÜİK, 2010 yılı aylık ortalama açlık sınırını 318TL, aylık ortalama
yoksulluk sınırını ise 896TL olarak açıklamıştı. TÜİK’in bu rakamlarına
göre, 2010 yılının ortalama açlık sınırı 3816TL, ortalama yoksulluk sınırı
ise 10752TL’dir.
TÜİK’in %20’lik gruplar itibariyle 2010 yılı eşdeğer hane halkı
kullanılabilir gelir dağılımı şöyledir:
• İlk %20’lik hanenin ortalama yıllık geliri 2841TL,
• İkinci %20’lik hanenin ortalama yıllık geliri 5151TL,
• Üçüncü %20’lik hanenin ortalama yıllık geliri 7457TL,
• Dördüncü %20’lik hanenin ortalama yıllık geliri 10658TL,
• Beşinci ve son %20’lik hanenin ortalama yıllık geliri 22573TL
TÜİK’in sözü edilen %20’lik grupların ortalama yıllık gelirleri ile gene
TÜİK’in 2010’yılı ortalama açlık ve yoksulluk sınırlarını
karşılaştırdığımızda Türkiye nüfusunun ilk %20’lik hanelerinin açlık
sınırının altında bir gelirle, ikinci-üçüncü ve dördüncü hanelerinin ise
yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşadığını görmekteyiz.
TÜİK’in verilerine göre, Türkiye’nin 2011 yılı nüfusu 74.724.269’dur.
Yani, nüfusumuz bugünlerde 75milyona yaklaşmıştır.
TÜİK’in 2010 yılındaki açlık ve yoksulluk sınırları ile eşdeğer hane halkı
kullanılabilir gelir dağılımının paralel artış gösterdiğini dikkate
aldığımızda şu acı gerçeklerle karşı karşıya kaldığımız görülmektedir.
Türkiye’de en az 15 milyon kişi açlık sınırının altında, 45 milyon kişi
ise yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaktadır.
TÜRK-İŞ’in bilimsel ve doğru olan açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını
TÜİK’in eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir dağılımı ile
karşılaştırdığımızda ise daha da acı bir gerçekle karşılaştığımız
görülmektedir. TÜRK-İŞ’in 2010 yılı ortalama açlık sınırı 10.071TL,
ortalama yoksulluk sınırı ise 32.804TL’dir. Buna göre ise, 45milyon
dolayında kişinin açlık sınırının altında bir gelirle yaşadığı, geri kalan
30milyon nüfusun ise yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşadığı
görülmektedir. Yani, bu duruma göre, Türkiye’de büyük sermaye grupları ile
varlıklı kesimlerin gelir beyanını doğru yapmadıkları açıkça
görülmektedir.Eğer, gelir dağılımı %20’lik değil de %5’lik, %10’luk
kesimler şeklinde yayınlanmış olsaydı, çok daha acı gerçeklerle
karşılaşmış olacaktık. Ancak, şu bir gerçektir ki, ister TÜİK’in beyan
ettiği açlık ve yoksulluk sınırı olsun, isterse TÜRK-İŞ’in beyan ettiği
açlık ve yoksulluk sınırı olsun, ülkemizde en az 15milyon kişinin açlık
sınırının altında bir gelirle, en az 45milyon kişinin ise yoksulluk
sınırının altında bir gelirle yaşadığı anlaşılmaktadır.
Ülkemizde bordro mahkumları olarak adlandırılan ücretli emekçiler ile
tüketicilerin ödemiş olduğu dünyanın en haksız ve en yüksek tüketici
vergisi olan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin dışında büyük sermaye
grupları komik denilecek düzeyde vergi vermekte, kayıtdışı ekonomi
sahipleri ise hiç vergi vermemekte ve çok büyük miktarlarda vergi
kaçırılmaktadır.
Son 32 yıl içerisinde vergideki adaletsizliğin ve soygunun çok açık bir
göstergesi şöyledir: 1980 yılında tüketici vergisi denilen dolaylı
vergilerin oranı %37 iken 2011 yılında %67’ye çıkmıştır. 1980 yılında %63
olan dolaysız vergilerin oranı ise 2011 yılında %33’e gerilemiştir.
Oysa, dolaylı vergilerin oranı AB ve OECD ülkelerinde %35’i geçmemektedir.
Türkiye’de ise vergi yükü çalışan emekçilerin, işsizlerin, emeklilerin
oluşturduğu yoksul ve dar gelirli tüketicilerin sırtına bindirilmiştir.
Bunun içindir ki, dünyanın en pahalı akaryakıtı, en pahalı elektriği ve
doğalgazı, en pahalı iletişimi, en pahalı ulaşımı bizim ülkemizdedir.
Hükümete soruyoruz : adalet mi, sefalet mi ?!..
Vergi uzmanlarının görüşüne göre, Türkiye’de vergi kaçağı ise 2011 yılı
itibariyle en az 100 milyarTL’dir. Vergi kaçıranlar ülkeye hakim, vergiyi
ödeyen yoksul, dar gelirli tüketici ve emekçiler ise mahkum
durumdadırlar!.. Vergiyi ödeyen ücretli emekçiler, yoksul tüketiciler
açlığa terk edilmekte, vergi kaçıran vurguncular ise baş tacı
edilmektedir!..Türkiye, vergi kaçıranların cenneti, vergi mahkumu
tüketicilerin, emekçilerin ise cehennemi olmuştur!.. Ülkeyi yönetenlerin
adaleti bu olsa gerek!.. Sefalette adalet, vurgunda adalet, işte
Türkiye’nin gerçeği!.. Sevsinler böyle adaleti !..
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Turhan ÇAKAR
Genel Başkan |