Değerli basın mensupları;
Ürün ve gıda güvenliğinde bugün yaşanan sorumsuz süreçte sözlerime
“Sütteki rezalet; halk sağlığı tanrıya emanet” diyerek başlamanın uygun
olacağını düşünüyorum !...
Bildiğiniz gibi, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Tarım Bakanı Mehdi
Eker, piyasada satılmakta olan sütlerde karaciğer kanseri, sarılık ve
siroza yakalanma riskini artıran antibiyotik kalıntısı ve aflatoksin M1
olduğu iddialarını doğrulamış bulunmaktadır.
Basında yer alan haberlere göre, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi
Eker, TBMM’de muhalefetin verdiği soru önergeleri üzerine “Piyasadaki
sütlerde karaciğer kanseri, sarılık ve siroza yakalanma riskini artıran
antibiyotik kalıntısı ve aflatoksin M1 olduğu iddialarını doğrulayarak,
bakanlıkça yürütülen kontrol ve denetimlerde, sütlerde antibiyotik
kalıntısına ve aflatoksin M1’e rastlandığını” itiraf etmek zorunda
kalmıştır.
İşin bundan da vahim olan tarafı ise bu gerçeğin yıllardır
yurttaşlarımızdan saklanmasıdır. Oysa, 4703 Sayılı Ürünlere İlişkin Teknik
Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 11.maddesi ile Kanun
kapsamında yayınlanan, Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair
Yönetmelik’in 11.maddesine göre, yapılan kontroller sonucunda, ürünün
güvenliği olmadığının tespit edilmesi durumunda, yetkili kuruluşlarca
üretici firmalara piyasadan toplattırılacağı belirtilmektedir. Ayrıca,
toplatmanın sonuçlarının ise masrafları üreticiden karşılanmak üzere, ülke
genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki
televizyon kanalında ilanı suretiyle risk altındaki tüketicilere
duyurulacağı belirtilmektedir.
Nitekim, Derneğimiz tarafından 28.07.2010 tarihinde Bakanlığa yazı
yazılarak, Bakanlıkça yapılan denetim ve analizlerde görülen riskli gıda
maddelerinin isim, marka ve üretici adlarının, 4703 Sayılı Yasa ve ilgili
Yönetmeliğe göre kamuoyuna açıklanması istenilmiştir. Ancak, Bakanlık
tarafından Derneğimize yazılan 16.08.2010 tarihli yazı ile kamuoyuna
açıklama yapılması isteğimiz, tüketicilerin evrensel haklarından olan
sağlık ve güvenlik hakkı ile bilgi edinme hakkına aykırı olarak
reddedilmiştir.
Yasalara ve tüketici haklarına aykırı olan bu tutumu nedeniyle, Derneğimiz
tarafından, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hakkında dava açılmış
olup, bu dava halen devam etmektedir.
Bugüne kadar, sağlıksız ve riskli sütler ve süt ürünlerinin üretimine ve
tüketimine seyirci kalınarak, yeterli denetimler ve analizler yapılmamış,
yapıldığı kadarıyla da sonuçları ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine
göre risk altındaki tüketicilere duyurulmayarak açıkça firmalardan yana
tavır alınmıştır.
Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker, 17 Ocak 2012 tarihinde yaptığı bir açıklama
ile de piyasada bulunan sütlerin binde bir dolayındaki kısmında sorun
olduğunu belirtmiştir. TÜİK’in istatistiklerin de 2010 yılı itibariyle
kesin olmayan rakamlarla ülkemizde 13.513.674 ton ( onüçmilyon
beşyüzonüçbin altıyüzyetmişdört ton) süt üretildiği belirtilmektedir. Bu
miktarda sütün binde biri ise 13.513.6 ton yani ( onüçmilyon beşyüzonüçbin
altıyüzyetmişdört kilogram) dolayındadır. Bu kadar süt az mıdır? Bu kadar
riskli ve güvensiz sütten ve bu sütten yapılan süt ürünlerinden
yüzbinlerce tüketicinin sağlığı risk altına girmiş ve girmeye devam
etmektedir.
Yıllardan beri tüketicilere kanser riski taşıyan süt içirildiği konusunda
tüketiciler neden bilgilendirilmiyor ?
Gıdada yaşanan bu rezalet, en önemli besin ve yaşam kaynağımız olan sütü
bozmuş, kokuşmuş bir kamu görevi anlayışını da bütün çıplaklığıyla
sorumlularının yüzlerine çarpmıştır…
Tüketicilerin daha fazla mağdur olmalarını önlemek için süt başta olmak
üzere vatandaşın sağlığını tehlikeye atan tüm gıda ürünlerini üretenler
hemen açıklanmalıdır…
Gıda güvenliği ve tüketici sağlığı artık “sorumsuz yetkililerin” elinden
kurtarılmalı; firmaların ticari çıkarlarını vatandaşın sağlığına yeğleyen
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı hemen istifa etmeli ve tüm sorumlular
hesap vermelidir…
Artık, tüketici hakları ve halk sağlığının gerekleri hemen, şimdi yerine
getirilmelidir…
Turhan ÇAKAR
Genel Başkan |