Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği tarafından 2010/11 ve
12 E. numaraları ile Danıştay'a açılan davalarda 16.05.2009 Tarih ve 27230
Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektronik Haberleşme Cihazlarına
Güvenlik Sertifikası Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik'in yürütmesi
durdurulmuştur.
Sağlık Bakanlığı tarafından cep telefonlarının sağlığa etkisi ile ilgili
01.02.2011 tarihinde bir rapor yayımlanmıştır. Raporda, kablolu kulaklık
kullanılması halinde telefonun baş bölgesinden uzak tutulması
sağlanabildiğinden cep telefonlarının zararlı etkilerinin azaldığı,
kulaklığın olmadığı durumlarda "hoparlör" ile konuşulması, telefon
görüşmesi yerine mesajın tercih edilmesi, arama yapıldığında bağlantı
kurulduktan sonra cep telefonunun kulağa tutulması, cep telefonlarının
kalp, beyin, böbrek gibi organlardan uzakta tutulması tavsiye ediliyor.
Hamilelerin, çocukların cep telefonu kullanmaması uyarısında bulunan
raporda, uyurken cep telefonlarının kapatılması, kapatılmayacaksa
başucundan en az 1 metre uzağa konulması öneriliyor.
YA BİZLER UYURKEN BAZ İSTASYONLARI NE OLACAK. ÇATIMIZDA, BALKONUMUZDA OLAN
VE BİR CEP TELEFONUNUN ONBİNLERCE KATI MANYETİK ETKİ YARATAN BAZ
İSTASYONLARI NE OLACAK. MADEM CEP TELEFONLARI BU KADAR ZARARLI BAZ
İSTASYONLARI NASIL OLUYOR DA İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİZ OLUYOR.
BU FIRSAT DEĞERLENDİRİLMEZ VE YANLIŞTA ISRAR EDİLİRSE Çevre Mühendisleri
Odası ve Tüketici Hakları Derneği olarak, kamusal niteliğimiz ve görevimiz
gereği ülke çapında tüm demokratik kitle örgütlerini, sivil toplum
kuruluşlarını, mahalleleri harekete geçireceğimizi, halkın sağlığı ile
oynayan kurum ve kişileri tek tek kamuoyuna açıklayacağız.
Yüksek Mahkeme hükmü uyarınca Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Bilgi
Teknolojileri İletişim Kurumu'na başvuru yaparak kamu ve halk sağlığını
tehdit etmeyen yeni uygulamaların hayata geçirilmesi için gerekli
talimatların verilmesinin takipçisi olacağız.
Çevre ve halk sağlığı uğruna tüketicilerin bilgilendirilmesi için
savaşmaya; kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu ve kamu yararına
çalışan dernek sıfatlarımız ile çevre ve halk sağlığı yönünden kamunun
zararına olan plan, proje ve kararlara karşı mücadelemize yılmadan devam
edeceğiz.
BAŞBAKANLIĞI, ULAŞTIRMA BAKANLIĞINI, BİLGİ TEKNOLOJİLERİ İLETİŞİM
KURUMU'NU BAZ İSTASYONLARI İLE İLGİLİ HALKIN HASSASİYETLERİNİ DİKKATE
ALMALARI ve YENİ YÖNETMELİK HAZIRLANMADAN HİÇBİR YENİ BAZ İSTASYONU
BAŞVURUSUNA ONAY VERİLMEMESİ KONUSUNDA UYARIYORUZ
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI VE TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ OLARAK,
• KİRA SÖZLEŞMELERİ İLE DAİRELERİMİZİN BALKONLARINA,
• SOKAK VE BAHÇELERİMİZDEKİ AĞAÇLARIMIZIN DALLARINA,
• BACA, REKLAM SÜSÜ VERİLEREK APARTMAN ÇATILARIMIZA
SESSİZ SEDASIZ YERLEŞTİREN,
• AĞAÇ ŞEKLİNDE TASARLANARAK ÇEVRE ESTETİĞİMİZİ BOZAN,
• HALKIN SAĞLIKLI VE DENGELİ BİR ÇEVREDE YAŞAM HAKKINA SALDIRAN, TİCARET
VE REKABET HUKUKUNU ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞININ ÖNÜNE KOYAN UYGULAMALARA
KARŞI MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ.
İNSANLARIMIZI PARA MI SAĞLIK MI TERCİHİNE ZORLAYAN BU ANLAYIŞLA MÜCADELE
EDEN HERKESLE BİRLİKTE HAREKET ETMEYE HAZIR OLDUĞUMUZU BU VESİLEYLE BİR
KEZ DAHA VURGULUYORUZ.
YANİ "SEN BENDEN ÖNCE KURULDUN, SENİN İNSANA ZARARIN YOK" DİYORLAR. BÖYLE
BİR ANLAYIŞ OLABİLİR Mİ? BUNA HUKUKUN ARKASINDAN DOLAŞMAK DENİR. BUNA
HALKI GÖZ GÖRE GÖRE KANDIRMAK DENİR.
KANSER OLAN BİNLERCE İNSAN, SEBEBİNİ UZAKLARDA ARAMAYIN. İŞTE BU
ZİHNİYETTİR SİZLERİ KANSER EDEN.
Başbakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı'nı, Bilgi Teknolojileri İletişim
Kurumu'nca Yönetmeliğin geçici 1. maddesi uyarınca bugüne kadar verilmiş
tüm güvenlik sertifikalarını yeniden değerlendirilmesi, Danıştay kararı
doğrultusunda tüm tedbirleri hayata geçirilmesi, Çevre Mühendisleri Odası
ve Tüketici Hakları Derneği'nin de içinde bulunduğu kamusal hakların
savunucusu olan demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının
görüş ve önerilerini de dikkate alarak yeni bir Yönetmelik düzenlemek
üzere gerekli çalışmalara derhal başlanılması ve bu süreç tamamlanıncaya
kadar hiçbir yeni baz istasyonu başvurusuna onay verilmemesi konusunda
uyarıyor, aksi uygulamanın suç ve kamu zararına sebebiyet vereceğini,
ilgililer hakkında hukuki süreçleri işleteceğimizi kamuoyu aracılığı ile
bir kez daha yöneticilere hatırlatıyoruz..
Mahkemenin kararı ile Yönetmeliğin yayımından önce verilmiş olan ve baz
istasyonları kurulmadan önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu
tarafından operatör şirketleri olan Turkcell, Vodafone, Avea'ya verilen
güvenlik sertifikalarının geçerli olduğuna dair geçici 1. madde hükmünün
hukuka aykırılığına hükmedilerek bugüne kadar Türkiye'nin dört bir yanında
kurulan baz istasyonlarına verilen güvenlik sertifikalarının geçerliliğini
korumadığına karar verilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararı ile, elektromanyetik
etkileri dolayısıyla çevre ve halk sağlığı yönünden büyük endişe uyandıran
ve halihazırda kaldırılmaları için ülkemizin dört bir yanında binlerce
davanın görüldüğü baz istasyonlarını ve etkilerini kamuoyu ile birlikte
yeniden tartışmak için çok önemli bir fırsat doğmuştur.
Bu fırsat, baz istasyonlarının kurulmasından önce salt apartman
sakinlerinden değil, istasyonun kurulduğu tüm mahalleden izin alınmasına,
istasyonların Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu düzenlenmeden
kurulamamasına imkan verecek, halkın vicdanı rahatlatacak ve sağlığını
tehlikeye atmayacak yeni bir Yönetmelik yapılması için çok önemli tarihi
bir fırsat olması için konu tüm kesimlerce tartışılarak yeni bir
Yönetmelik hazırlanmalıdır.
Bu fırsat, Anayasa'nın 56. maddesi ile teminat altına alınan ülkemiz ve
halkımızın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkının en üstün hak
olduğunun kabulü ile Anayasa'nın 172. maddesinde düzenlenen tüketicinin
korunması ve halkın kararlara katılım sürecindeki rolünün aktif bir
şekilde uygulanması açısından tarihi bir fırsattır.
(2010 senesinin başında dava açılmıştır)
Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği tarafından 2010
senesinin başında açılan 2 davada da güvenlik mesafesinin ve hesabının,
meskun mahal tanımının soyut tanımlar olduğu, meskun mahal içinde
yapılacak montajlarda Yönetmelikte belirtilen soyut güvenlik mesafesine
uyulmak dışında başka bir tedbir aranmamasının kabul edilemeyeceği
belirtilmiş,
• Yönetmelik kapsamında yer alan sabit elektronik haberleşme cihazlarından
yayılan elektromanyetik dalganın; çevre ve insan sağlığı üzerinde meydana
getirebileceği etkileri minimuma indirgemek amacıyla güvenlik mesafesini
tanımlayan 4/1-F,
• Güvenlik mesafesine göre kurulan, her bir sabit elektronik haberleşme
cihazı için, işletici/işletmeciye verilen belge olan güvenlik
sertifikasını tanımlayan 4/1-G,
• insanların kamu hizmetlerinden istifade ettikleri toplu yaşam alanlarını
ve bu alanların bitiminden itibaren 500 m uzaklıktaki mesafeyi meskun
mahal olarak tanımlayan 4/1-L,
• Elektromanyetik ışınlara ortalama zamandan daha uzun süre ile sürekli
maruz kalma halini tanımlayan 4/1-Ö,
• güvenlik mesafesinin nasıl belirleneceği ile ilgili 6,
• meskun mahal içinde yapılacak montajlarda iptali istenen 6. maddedeki
güvenlik mesafesinin dikkate alınacağına dair 8/1,
• güvenlik sertifikası alınmasının şartlarını belirleyen 9/1 ve 2.
fıkraların,
• Yönetmeliğin yayınlanmasından önce verilen tüm güvenlik sertifikaların
geçerli olduğuna dair GEÇİCİ 1. maddenin
• Ve bu maddelerin iptali halinde Yönetmeliğin uygulanması mümkün
olmayacağı için Yönetmeliğin tamamının iptal edilmesini
istemiştik.
Danıştay 13. Dairesi ise, yönetmelik hazırlanırken kısıtlı sayıda belli
başlı kurum ve kuruluşlardan alınan görüş özetlerine itibar ederek
yürütmeyi durdurma talebimizi reddetmişti. Bu karar basın yayın
organlarında kesin karar gibi açıklanmış ve "Danıştay'ın son sözü söyledi"
şeklinde haberlere konu edilmiş, kamuoyu bilerek ve isteyerek yanlış
yönlendirilerek tüketiciler mağdur edilmişti.
Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği olarak bu karara
karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na itiraz ederken bu kararın
nihai karar olmadığını kamuoyuna açıklamış ve itiraz sonucunun
beklenilmesini istemiştik. Ancak bu isteklerimiz dikkate alınmadığı gibi,
bu süre içinde de yanlı ve aldatıcı haberlerin de ardı arkası kesilmedi.
Danıştay 13. Dairesinin olumsuz "ara" kararı sanki kesin ve tartışmasız
nihai bir kararmış, bu karara yaptığımız itiraz da reddedilmiş gibi
duyuruldu ve kamuoyu ile tüketiciler yanlış bilgilendirilmek suretiyle
çevre ve halk sağlığı tehlikeye atıldı. Ancak biz yılmadık, mücadele ettik
ve nihayet kazandık.
(Mahkeme Kararı Ne Diyor?)
Bugün geldiğimiz noktada, baz istasyonlarının sağlık riskleri Danıştay'ın
en üst kurulu tarafından da kabul edilmiş ve dava konusu Yönetmeliğin
uygulamayı belirleyen hükümlerinin tamamı, dolayısıyla bugüne kadar
verilen tüm güvenlik sertifikalarının da geçerli olduğuna dair geçici 1.
maddesinin geçersiz olduğuna karar verilmiştir.
Mahkemenin kararında, Anayasa ile devlete verilen görevlerin yaşama
geçirilmesinin büyük öneme sahip olduğu, bu görevlerin yerine getirilmesi,
belli bir plan ve program çerçevesinde gözetim ve denetim ile
gerçekleştirilebileceği, Anayasa'da yer alan sağlıklı ve dengeli bir çevre
kavramına doğal güzelliklerin korunduğu, kentleşme, sanayileşme ve
teknolojik gelişmelerin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği çevre
kadar belli bir plan, program ve bilimsel çalışmaya göre düzenlenmiş
çevrenin de gireceği vurgulanarak; sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam
hakkı dikkate alınarak öncelikle baz istasyonlarının meskun mahalde
kurulmasının gerekli olup olmadığının bilimsel çalışmalarla desteklenen
bir Yönetmelikle düzenlenmesi gerekirken Yönetmeliğin hazırlık aşamasında
yeterli bilimsel çalışmanın yapılmadan ve bilimsel çalışmalarla
desteklenmediği ifade edilmiştir.
Yönetmeliğin hazırlanırken üniversite, sivil toplum kuruluşları ve uluslar
arası kuruluşlarla birlikte yapılacak bilimsel çalışmalar sonucu düzenleme
yapılması gerekirken buna ihtiyaç duyulmadan düzenleme yapıldığı
belirtilerek Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği'nin
itirazları kabul edilerek 13. Daire'nin kararı kaldırılarak Yönetmeliğin
yürütmesi durdurulmuştur.
MAHKEME KARARI İLE BAZ İSTASYONLARININ ELEKTROMANYETİK KİRLİLİK
ETKİLERİNİN DE ÇED YÖNETMELİĞİ SÜRECİNE TABİ KILINARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
VE KARAR SÜREÇLERİNİN HALKIN KATILIMINA AÇILAN YENİ BİR DÜZENLEMENİN
YAPILMASI İÇİN TARİHİ BİR FIRSAT DOĞMUŞTUR.
Mahkeme kararı ile Anayasa ile devlete verilen görevlerin belli bir plan,
program ve bilimsel çalışmalara dayanması, bu sürecin belli bir plan ve
program çerçevesinde gözetim ve denetimine halkın ve ilgili meslek
odalarının katılımının sağlanması ve kendileri ile ilgili kararlarda söz
sahibi olmasının hukuki yönetim araçlarından birisi olan Çevresel Etki
Değerlendirmesi sürecinin işletilmesi için gerekli girişimlerde bulunmalı
ve yeni Yönetmelik hazırlanırken bu süreç açık ve net biçimde
düzenlenmelidir.
Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği her zaman çevre ile
halk sağlığının korunması ve halkın sağlık ve çevresi ile ilgili kararlara
etkin katılımı mücadelesinin her zaman arkasında olmuştur, bundan sonra da
olacaktır.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Anayasa'nın 135. maddesinde tanımlanan 66
ve 85 sayılı KHK ve 7303 sayılı yasa ile 6235 sayılı yasaya göre kurulmuş
kamu kuruluşu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.
Tüketici Hakları Derneği, Bakanlar Kurulu'nun 03.05.2004 tarih ve 04/7251
Sayılı kararı ile kamu yararına çalışan bir dernektir |