Değerli basın mensupları,
Bilindiği gibi, ülkemize hiçbir ciddi ekonomik getirisi olmayan, ancak
halkımızın yaşam damarı olan ekolojik varlıklarımızı tehdit etme pahasına
çeşitli yandaş veya yabacı yatırımcılara rant sağlayacak olan yüzlerce HES
projesi özellikle son yıllarda artan şekilde uygulamaya geçirilmeye
çalışılmaktadır.
Bu süreçte, binlerce yıldır özgürce akmakta olan akarsularımız, yaşam
kaynağı olan biyolojik zenginliklerimiz halkın doğal kullanımından
alınmakta, metalaştırılarak özelleştirilmeye çalışılmaktadır.
Siyasi iktidar, şimdi de, bu doğrultudaki bütün çevre düşmanı, yaşam
düşmanı projelerin önünü açacak bir düzenlemeyi “Tabiatı ve Biyolojik
Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı” adı altında apar topar Meclis’e sunmuş
bulunmaktadır.
Eğer bu Tasarı bu haliyle Meclis’ten geçerse korunması gereken doğal yaşam
alanlarının, temiz su havzalarının bir daha geri dönülemez şekilde ortadan
kaldırılması tehlikesiyle karşı karşıya kalınacaktır.
Değerli basın mensupları,
Yasa’nın amacının belirtildiği 1.Maddesi’nde doğal varlıklar üzerinde
“koruma kullanma dengesi” gözetileceği belirtilmiştir.
“Koruma kullanma” ilkesinde, AKP Hükümeti’nin başka uygulamalarında da
görüldüğü gibi, “kullanma” her zaman “koruma”dan önce gelmekte; bu muğlak
ilkenin sağladığı olanakla doğal alanlarımız rahatlıkla rant alanları
haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Bu Tasarı’nın da esas amacının böyle bir rant yaratma, rant projelerinin
önündeki çevre korumacı yasal engelleri ortadan kaldırma olduğu daha
başlangıç maddelerinden anlaşılmaktadır.
Tasarıda üstün kamu yararı kavramı ileri sürülmekle birlikte, tasarının
özü kamu yararı kavramının tamamen zıddı bir anlayışla hazırlanmıştır.
Tasarıya göre “üstün kamu yararı”nın söz konusu olduğu durumlarda,
Tasarı’daki ifadesiyle “tabiatı koruma alanları”nda, “yaban hayatı koruma
sahaları”nda, “gen koruma alanları”nda, “korunan alanlar”da doğaya zarar
veren, su havzalarını olumsuz yönde etkileyebilecek olan büyük
ticari-yatırım projeleri yapılabilecektir.
Eğer, bu tasarı yasalaşırsa “üstün kamu yararı” gerekçesi öne sürülerek
binlerce özel HES projesi hiçbir çevre kaygısı gözetilmeden uygulamaya
geçirilebilecek; Türkiye’nin en zengin akarsu havzaları
özelleştirilebilecek; bütün doğal varlıklar kamusal varlıklar olmaktan
çıkarılabilecektir.
Tasarı’ya göre; çevre korumasında önemli bir işlevi olan Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulları’nın doğal sit alanları konusundaki yetkileri
elinden alınmakta, bu yetki neredeyse tamamı Hükümet tarafından atanmış
bürokratlardan oluşturulacak yeni bir kurul olan Ulusal Biyolojik
Çeşitlilik Kurulu’na devredilmektedir.
Tasarı’ya göre; şimdiye kadar verilmiş olan doğal sit kararlarının iptal
edilerek bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte yeniden
değerlendirilecek olması Tasarı’yla ilgili kuşkularımızı
güçlendirmektedir.
Zira, yeniden doğal sit kararı verip vermeme yetkisi tamamen Hükümet’in
kontrolünde olacağı anlaşılan Kurul’a ait olacaktır.
Bu durumda hali hazırda ülkemizdeki binden fazla doğal sit alanının
içerisinde bulunan su havzalarının HES projeleriyle birlikte
özelleştirilmesinin önü açılmış olacaktır.
Başta yaşam damarımız olan sularımız olmak üzere, bütün yaşam
alanlarımızın özelleştirilmesine, talan edilmesine yol açabilecek bu çevre
zararlısı, tabiatı bozuk tasarının geri çekilmesi için bütün duyarlı
vatandaşlarımızı, kitle-meslek örgütlerini, el birliği, mücadele birliği
yapmaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla kamuoyuna bildiririz.
TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ |