Uzun zamandan beri Ankara’ya getirilecek olan Kızılırmak suyu hakkında
tartışmalar devam etmekte Melih Gökçek ise konuyu sürekli çarpıtarak,
tüketicinin doğru ve eksiksiz bilgilenme hakkını hiçe sayarak 5 milyon
başkentli tüketicinin kafasını karıştırmaya devam etmektedir.
DSİ Genel Müdürlüğü’nün 2005 yılında yayımladığı ve Kızılırmak üzerinde
kurulu bulunan “Hirfanlı ve Kesikköprü Baraj Gölleri ve Havzalarında
Kirlilik Araştırması” Raporu’nun Tartışma ve Sonuçlar Bölümünde belirtilen
bazı önemli değerlendirme ve öneriler şunlardır:
• Kızılırmak havzasının en belirgin özelliği suyunun tuzlu olmasıdır.
Kızılırmak Nehrine tuzluluğu çok yüksek olan Acısu, Karasu ve Acıöz adında
pek çok su kaynağı karışmaktadır. Toplam çözünmüş katılar bakımından her
iki baraj gölü de kıta içi su kaynaklarının sınıflandırılmasına göre II.
Sınıf su kalitesindedir. ( Sayfa 191)
• Hirfanlı ve Kesikköprü Baraj Göllerinde yapılmış olan kirlilik
araştırmaları kapsamında bölge hakkında görülen rahatsızlıklar
doğrultusunda ( epidemi esas alınarak ) belirlenen mikroorganizmalar ve
içme suyu kirlilik parametrelerinde belirtilen indikatör mikroorganizmalar
incelenmiş, baraj göllerinin bakteriyolojik açıdan kıta içi II.sınıf su
kalitesinde olduğu ve içme suyu olarak kullanılamayacağı belirlenmiştir. (
Sayfa 199)
• Kesikköprü Barajındaki su kalitesinin yükseltilmesi için; öncelikle
Hirfanlı Barajı su kalitesinin iyileştirilmesi, bunun için de Kızılırmak
Nehrine karışan kirlenmelerin önlenmesi gerekmektedir. ( Sayfa 208)
• Kızılırmak Nehrine karışan kirlenmelerin önlenebilmesi için konunun
havza bazında ele alınması, 06.05.2004 tarihinde Ankara Valiliği’nde
yapılan toplantıda alınan kararlar doğrultusunda ilgili Valilikler,
Belediye Başkanlıkları ile diğer Kurum ve Kuruluşların işbirliğinin
sağlanması gerekmektedir. ( Sayfa 208)
• Kızılırmak nehrinin doğal yapısı itibariyle klorür,sülfat ve sertlik
değerleri çok yüksektir. Bu parametreler içme ve kullanma açısından çok
önemlidir ve ileri arıtma teknikleri kullanmadan düşünmek mümkün değildir.
( Sayfa 212)
• Hirfanlı ve Kesikköprü Baraj Göllerinde Bacillariophyceae familyasından
sulara hoş olmayan tat ve koku veren synedra sp. ve Asterionella sp. gibi
alglerin ilkbahar aylarında yoğunluğu artmaktadır. Aynı zamanda filtre
tıkayıcı özellikleri olan bu algler arıtma tesislerinde filtrasyon
problemlerine yol açmaktadır. ( Sayfa 213)
• Mikrobiyolojik ölçüm sonuçları da Hirfanlı ve Kesikköprü barajları
sularının bakteriyolojik açıdan kıta içi II.sınıf su kalitesinde olduğu ve
içmesuyu olarak kullanılamayacağını göstermektedir. ( Sayfa 213)
• Ankara için içme ve kullanma suyu planlamalarında bu durumlar göz önene
alınarak varsa Kızılırmak dışındaki seçeneklerin tekrar değerlendirilmesi
yararlı görülmektedir. ( Sayfa 213 )
Uzmanlardan aldığımız bilgilere göre;
• Kimyasal, biyolojik ve mikrobiyolojik yönden yüksek kirlilik oranına
sahip olan Kızılırmak suyu ya da Kesik köprü Baraj suyu İvedik Arıtma
Tesislerinde arıtılamaz. Tesisler bu suyu arıtabilecek özellikte değildir.
• Ankara’ya Kesik Köprü’den gelecek olan su İvedik Arıtma Tesislerini
bozacaktır. Sistemin bozulması başka sorunlara yol açacak ve Ankara’ya
daha kötü su verilmesine neden olunacaktır.
• Kesik Köprü Baraj suyu Ankara’ya geldiğinde İvedik Arıtma Tesislerinde
kullanılacak olan klor oranı artırılacağından özellikle tesise yakın olan
yerlerdeki tüketiciler klor oranı yüksek olan sudan sağlık açısından daha
çok etkileneceklerdir. Çünkü fazla klor kanserojen etkiye neden
olmaktadır.
• Suyun sertliği giderilemeyeceğinden, sert su nedeniyle sabun, deterjan
sarfiyatı artacaktır. Su tesisatları ve sistemleri kısa sürede kireç taşı
bağlamasıyla boru kesitleri daralacaktır.
• Yüksek teknoloji gerektiren arıtma sistemleri çok pahalıdır ve 1 yıldan
önce de bu sistemin kurulması ve işletilmesi mümkün değildir.
• Yüksek teknolojiye sahip arıtma sisteminin kullanılması durumunda su
fiyatları artacağından tüketiciler zarara uğrayacaktır. Bu durumda dar
gelirli yoksul tüketiciler suya ulaşamayacaklardır.
• Tüketiciler Kızılırmak suyunu içme suyu olarak kullanamayacağı için
damacana ve diğer sulara yönelerek ekonomik zarara uğrayacaklardır. Bu
sorun hazır su pazarını büyüterek tüketiciler soyulacaktır.
Biz Başkentli tüketicilerin sağlıklı,sürekli ve kesintisiz, ucuz ( yoksul
ve dar gelirlilere ise ücretsiz) su kullanma hakkımız vardır.
Kullandığımız ve kullanacağımız suyun özellikleri hakkında da tam ve
eksiksiz olarak bilgilenme hakkımız vardır.
Bu haklarımıza saygı gösterilmesini, soruna hükümetin ivedilikle el
koyarak çözüm getirmesini bekliyoruz.
Turhan ÇAKAR
Genel Başkan |