Bu hafta meclis gündemine “Tohumculuk Yasası” gelmiştir. Meclis gündemine
gelen bu yasa evrensel tüketici haklarını çiğneyerek uluslar arası tohum
tekellerine önemli haklar sağlamaktadır. Bu yasa Irak'ta savaş sonrasında
çıkartılan 81 numaralı kararnameyle benzerlikler göstermektedir. Amerika,
işgal ettikten sonra, Irak’ta çiftçilerin tohumluk ayırmasını
yasaklamıştır. Bu nedenle, Irak halkı gıda egemenliğini ve güvenliğini
yitirmiştir. Şimdi Türkiye aynı tehlike ile karşı karşıyadır.
Bu kanunla, bugüne kadar Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğüne (TAGEM)
bağlı enstitüler aracılığıyla yürütülen tarımsal ar-ge sonucunda, TİGEM'e
ait çiftliklerde tohumların üretilip üreticilere dağıtıldığı tarımsal
sistem tamamen yok edilecektir. Kendi yerel tohumunu ve çeşitliliğini
giderek kaybeden çiftçilerimiz 1 kg domates tohumunu 18-20 bin dolar
fiyatla almak zorunda bırakılacaktır. Tohum da dahil her türlü girdinin
giderek uluslararası şirketlerin eline geçtiği bir sistemde, üretici
sözleşmeli üreticilikle, ürettiği ürününü maliyetine ve maliyetinin
altında satmak zorunda kalacaktır. Tüketici ise bu ürünü 6 kat daha
pahalıya almak zorunda bırakılacaktır
Daha Kalitesiz, Daha Riskli Ama Daha Pahalı
Tohumculuk yasası ile geleneksel tohumlarımızın yerini genetik yapısı
değiştirilmiş tohumlar alacaktır. Tarımsal ürünlerin üretim maliyetleri
artacaktır. Üretim maliyetleri artan ürünler tüketicilerin sofrasına daha
yüksek fiyatlarla girecektir.
Tarımsal üretimde tek tip- GDO’lu - tohumlar, ürün desenini daraltacak,
biyolojik çeşitliliğimizi tek tipleştirecektir. Bu da gıda üzerindeki
egemenliğimizin ve güvenliğimizin ortadan kalkması anlamına gelmektedir.
Bu da daha kalitesiz üstelik de riskli tarımsal ürünleri daha pahalıya
tüketeceğiz demektir.
Ülkemiz Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerle İşgal Edilecektir.
Ayrıca biliyoruz ki Türkiye'ye her yıl, 2 milyon tona yakın genetiği
değiştirilmiş (GDO'lu) mısır, soya, pamuk ve kolza gibi ürünler hiçbir
denetime tabi olmadan girmekte, yem rasyonlarına katılmakta, işlenmekte ve
800 çeşidin üzerinde ürün olarak tüketici sofrasına ulaşmaktadır.
Türkiye'de üretimi ve dağıtımı yasak olan GDO'lu tohumlar, bu Yasa
Tasarısı ile yasalaştırılmakta ve ülkenin GDO ile işgaline ortam
hazırlanmaktadır. Artık yabancı şirketler, gen kaynağı yönünden zengin
olan ülkemizde, herhangi bir tohumumuzu, biyoteknolojik yöntemlerle
değiştirerek patentleyip sahipleneceklerdir.
Ülkemizin bitki çeşitliliği tüm Avrupa'daki bitki çeşidinden fazladır.
Ülkemizde bu bitki çeşidinin 3 bini bu coğrafyaya özgüdür. Toplamda ise 13
bin bitki çeşidine sahip olan Anadolu coğrafyası, gen bankası
niteliğindedir. GDO işgali, biyolojik çeşitliliğimiz üzerinde büyük bir
tehdit oluşturacaktır. Çiftçinin tohum ayırma hakkı da elinden alınarak
yerli tohum çeşitleri de yasaklanacaktır.
AB uyum paketi içersinde görüşülen bu yasanın çıkması halinde kamu
tohumculuğu üretimin her alanından çekilecek ve yerini uluslararası dev
tarım şirketleri alacaktır. Böylelikle de ülkemizin "gıda güvenliği" ve
"gıda güvencesi" bir avuç uluslar arası gıda tekelinin insafına bırakılmış
olacaktır.
Genetiği değiştirilmiş tohumlar, ulusal bir biyogüvenlik yasası ile
yasaklanmadan, tohumculuk yasasının hazırlığına girişilmesi uluslararası
sözleşme düzenine ve Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelere aykırıdır. Bu
yasayla GDO’lu tohumların ülkeye girişinin serbest bırakılması ve
ticarileşmesi hukuksal güvenceye kavuşacaktır. Oysa bilinmektedir ki
GDO’lu tohumlar, çevre ve halk sağlığı açısından riskler taşımaktadır.
Bu tohumlar, biyogüvenlik, biyoçeşitlilik ve halk sağlığı açısından
güvenilir değildir. Buna rağmen bu yasanın meclise getirilmesi ülkenin
gıda geleceğinin satılması anlamına gelmektedir. Bu durumda ulusal olarak
Genetiği değiştirilmiş tohumlarla ilgili kararların ağırlıklı olarak tohum
endüstrisi lobilerinin görüşleri göz önüne alınarak değil, tüketici
örgütleri, çiftçi örgütleri ve kooperatifleri, ekoloji örgütleri, Ziraat
Mühendisleri Odası ve bu konuda görüşü olan nitelikli bilim insanları vb.
tüm tarafların da içinde yer aldığı bir çalıştay tarafından belirlenecek
kararlar çerçevesinde alınması gerekir.
Tohum Patentlenemez
Ülkemizin yüzlerce yılda oluşturduğu tohum zenginliği, bir avuç çok uluslu
şirketin eline teslim edilemez ve patent altına alınamaz. Tohum
geleceğimizdir, kar hırsına kurban edilemez. Bilinmelidir ki bu çok uluslu
şirketler, tohumlarımızı ve toprağımızı hem bozmaya hem de bizden almaya
gelmektedir. Tohum ve gıda aynı zamanda insanlığın ve ülkelerin en
stratejik konusudur. Ülkelerin tohumlarını yasaklamak, onları silahsız
işgal etmek demektir. Bu nedenle yasa tasarısının meclisten geri
çekilmesini istiyoruz. Tüketici Hakları Derneği olarak gıda
egemenliğimizi, güvenliğimizi, sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit eden,
ekolojik yaşamı yok edecek olan, çiftçilerin haklarını gasp eden bu yasa
karşısında halkımızı ve ilgili kurumları gerekli önlemleri alması
konusunda bir kez daha uyarıyoruz. Tohumlarımızın soframıza birer kanser
olarak gelmesini istemiyoruz.
TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ
MERKEZ YÖNETİM KURULU |