Bilindiği gibi, 24 ekim 1997 tarihinde Konya Karapınar ilçesinde 49
kişinin ölümüyle sonuçlanan O403 Mercedes otobüs kazası sonucunda ;
bilirkişiler tarafından yanan otobüs incelenerek imalat ve tasarım hatalı
olduğu belirlenmişti.
Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi de Bilirkişi Raporuna dayanarak Mercedes
Firmasının Teknik Heyetini ve Yöneticilerini suçlu bulmuştu.
Bunun üzerine, Tüketici Hakları Derneği olarak, Tüzüğümüzün verdiği görev
ve sorumluluk ile tüketicilerin güvenlik hakkı nedeniyle, tüketicilerin
bilgilendirilmesi, ilgili ve yetkililerin gerekli önlemleri alması
konusunda basın açıklamaları yapmıştık.
Bununla birlikte, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da ; bir seri
ayıplı malın üretiminin ve satışının durdurulması ve satış amacıyla elinde
bulunduranlardan toplatılması için tüketici örgütlerine verilen haktan
hareketle de Derneğimiz tarafından söz konusu O403 model Mercedes'ler için
toplatılma davası açılmıştı.
Derneğimizin bu girişimleri üzerine, Türk Mercedes Benz A.Ş. tarafından,
Derneğimizin basında çıkan açıklamaları gerekçe gösterilerek Derneğimizin
Genel Başkanı hakkında 100 milyar TL. manevi tazminat davası açılmıştı.
Mercedes firması tarafından açılan manevi tazminat davasında; İstanbul
7.Asliye Mahkemesi Tüketici Hakları Derneği’nin Tüzüğündeki görevlerini,
Karapınar Asliye Ceza Mahkemesinin Kararını ve Bilirkişi Raporunu
özetledikten sonra aynen şöyle demektedir :
Bu durumda Tüketici Derneği Başkanı olan davalının tüzükte yer alan
görevini ifa ettiği açıktır. Tüketici Dernekleri gibi kamu yararına
çalışan derneklerin baskı kurulu oluşturarak halkı aydınlatması onun en
tabi görevi olup, vatandaşın ve tüketicinin haklarını en ufak halal
getirecek en ufak tereddüt dahi zihinlerde oluşması halinde Tüketici
derneğinin hassasiyetle konu üzerine gitmesinde kanuna ve hukuka aykırı
bir yön olmayıp, her gün basın haberlerinde okuyucuların bizzat duydukları
gibi bazı otomobil markalarının binlerce aracı piyasadan toplayarak hatalı
üretimi düzelttiği açıktır. Davacının tereddüt dahi olsa böyle bir
uygulamayı başlatmaması düşündürücüdür. Aynı iddia Almanya'da yada
Avrupa'nın başka ülkesinde husule gelse davacının tutumunun daha farklı
olacağı mahkememizce düşünülmektedir. Bu dahi Tüketici derneklerinin
toplumumuzda ve demokratik toplumların vazgeçilmez unsurlarıdır. Tüm bu
deliller karşısında yapılan sözlü ve yazılı dayanaklarla kanuna hukuka
aykırı bir yön bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi
gerekmiştir.
İstanbul 7.Asliye Mahkemesinin bu Kararı, tüketicilerin güvenlik hakkı
yönünden, Tüketici Hakları Derneğinin bu konuya ilişkin girişimlerinde ne
kadar haklı ve doğru yolda olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu nedenle, ilgili ve yetkilileri tüketicilerin evrensel haklarından olan
güvenlik hakkına saygılı olmaya ve bunun gereğini yapmaya çağırıyoruz.
Turhan ÇAKAR
Genel Başkan |