Tüketici Hakları Derneği, 9 Mart 2004 tarihli Resmi Gazete'de Tarım ve
Köyişleri ve Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan " Enerji
İçecekleri Tebliği"nin iptali ve bazı maddelerinin yürütmesinin
durdurulması için Danıştay 'da dava açmıştır. Yüksek Mahkeme başvurumuzu
haklı bularak ilgili tebliğin enerji içecekleri içindeki etken madde
limitlerinin yükseltilmesi ile ilgili 5c ve 5d maddelerinin yürütmesinin
durdurulmasına oybirliği ile karar vermiştir. Başvurumuz aşağıdaki
nedenlere dayanmaktadır.
1. 9 Agustos 2001 tarihinde, çeşitli üniversiteler ile Tarım ve Sağlık
Bakanlıkları uzmanlarından oluşan bir bilimsel komisyonunun kararına uygun
olarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından 6
Şubat 2002 tarihli Resmi Gazete 'de 2002/24 no lu "Enerji İçecekleri
Tebliği" yayınlanmıştır. Bu tebliğ yayınlandıktan sonra ürünü daha yüksek
oranlarda kafein ve diğer etken maddeleri ihtiva eden bir firma tarafından
konu dava konusu yapılmış. Ancak daha yüksek limitlerin kullanılabilmesi
sağlamak için ilgili tebliğin iptali konusundaki bu dava, tebliğin kamu
sağlığını korumak amacıyla çıkartıldığı dikkate alınarak Danıştay 10.
Dairesi tarafından 2003/5280 sayı22/12/2003 sayılı kararı ile red
edilmiştir. Ayrıca davaya yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri
Genel Kurulu'nca red edilmiştir.
2. Konu yasal olarak sonuçlandırılmış iken ve buna ilaveten Tarım ve
Köyişleri Başkanlığı'nın teşkil ettiği 2 ayrı Bilimsel Komisyona katılan
bilim insanı tüm üyelerin ayrı ayrı limitlerin yükseltilmemesi konusundaki
görüşüne rağmen ilgili bakanlıklar tarafından çıkartılan 9 Mart 2004
tarihli yeni"Enerji İçecekleri Tebliği"nde başta kafein miktarı 150
mg/litreden, 350 mg/litreye olmak üzere tüm etken madde limitleri
yükseltilmiştir.
Bakanlığın kendi kurduğu bilimsel komisyonların kararlarını dikkate
almaması yalnız bu ürünler ile ilgili değil gıda gibi insan sağlığını çok
yönlü ilgilendiren bir konuda alacağı diğer kararlarda da güvensizlik
doğuracaktır.
Halk sağlığının korunması açısından Yüksek Mahkeme tarafından haklılığının
tescil edilmiş olduğu bir konuda Bakanlığın bir öncekinin tam tersi bir
Tebliğ çıkartması güvensizlik yaratacak diğer bir unsurdur.
3. Limitlerin yükseltilmesine karşı çıkan bilim insanlarının itirazları
başlıca aşağıdaki noktalardadır.
a) Günlük alımda yüksek miktarda kafein alımı kardiyovasküler risk
yönünden istenmeyen bir durumdur. Yüksek oranda kafeininin hipertansiyon,
taşikardi gibi kardiyovasküler ve anksiete gibi psişik etkilere yol açtığı
bilinmektedir. Bu özellikleri ile ürün farmakolojik etkili bir ürün
görünümündedir.
b) Bu ürünlerin kullanım alışkanlığının alkol ile birlikte tüketim olarak
geliştiği ve bazı ülkelerde tüketiminin % 50 den fazlasının bu yolla
olduğu bilinmektedir. Bir diğer istenmeyen kullanım şekli ise bu ürünlerin
adlarının yaptığı çağrışımdan dolayı yanlış olarak aşırı fiziksel ekzersiz
sırasında kullanıldığı bunun da kafeinin diüretik etkisi sonucu sıvı
kaybına bağlı dehidratasyon gelişimine yol açabileceği ihtimalidir.
c) Toksikolojinin temel prensipleri yönünden bir diğer kaygı ise yüksek
miktarlarda glukurolakton ve taurinin alımının sağlık yönünden
güvenliğinin henüz kanıtlanmamış olmasıdır. Bu konu Avrupa Komisyonu'nun 5
Mart 2003 tarihli Raporunda da belirtilmektedir.
d) Bu ürünün kullanımından sonra İsveç ve İrlanda 'da ölümle sonuçlanan 4
olay tespit edilmiş ve bu ölüm olayları ürün hakkındaki tartışmaları
arttırmıştır. Herne kadar bu tip olaylarda ölümün kesin nedeninin tespiti
zor ise de ölüm olayları bu ürün hakkındaki sağlık endişelerini arttırmış
ve yasaklayan ülkelerin gerekçelerini kuvvetlendirmiştir.(Bu konudaki
yabancı gazete haberleri ekte sunulmuştur)
e) Her ne kadar alkol ile tüketilmemesi konusunda etiket uyarısı da
yapılsa bu ürünün alkol ile birlikte kullanılacağı, hatta üretici
firmaların bunu çeşitli promosyon yöntemleri teşvik ettiği çeşitli
ülkelerdeki raporlara yansımıştır. Bu durumda toksikoloji yönünden bir
başka risk de kişinin alkol alımını arttırarak ( alkolun depressan etkisi
ile oluşabilecek içki doygunluk hali kafeinin uyarıcı etkisi ile ortadan
kalkacaktır) alkolün yol açabileceği organ toksisitesi riskini
arttırmasıdır.
Yukarıdaki görüşlere rağmen limitlerin israrla yükseltilmeye çalışılması
Bakanlık tarafından mevzuatımızın AB mevzuatına uydurulması ile
açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu iddia tümü ile gerçek dışıdır. Avrupa
Birliği’nde bu konuda bağlayıcı bir karar yoktur. Böyle bir bağlayıcı bir
karar olmadığı içindir ki AB üyesi Fransa ve Danimarka gibi ülkelerde de
enerji içeceklerinde 150 mg/litre de den daha yüksek kafein
konsantrasyonlarına izin verilmemektedir (Tüketici Hakları Derneği'nin
başvurusu üzerine Danıştay'ca iptal edilen yönetmelikte kafein limiti 350
mg/litre) dir. Bu ülkelerin kararlarının haklılığı 6 Şubat 2004 tarihli
Avrupa birliği Yüksek Mahkemesi'nin kararı ile tescil edilmiştir. (Bu
konudaki gazete haberi ekte verilmiştir).
Fransa, Danimarka gibi AB ülkelerinin yanısıra Norveç, Kanada Japonya,
Malezya'da da yüksek oranda kafein içeren enerji içeceklerinin satılması
yasaktır.
Halk sağlığı konusunda yukarıda belirtilen risklere ilgili bakanlıklar da
katılmaktadır ki bu ürünlerin satılmasını bir dizi uyarıya bağlamıştır.
Ancak bu uyarıların şeklen olduğu ve halk sağlığını korumada etkili
olmadığı uygulamada anlaşılmıştır. Nitekim Sağlık Bakanlığı ürünler için
yürütülen reklam kampanyalarından rahatsızlık duyarak Temel Sağlık
Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Uğurlu imzası ile Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'ne gıda ve
içecek reklamları ile ilgili uyarı yazısı göndermiştir. Söz konusu yazıda
medyadaki enerji içecekleri reklamlarının toplumun tüm kesimlerine yönelik
yapıldığı ancak enerji içeceklerinin kullanımında dikkat edilmesi gereken
önemli hususlar bulunduğunu hatırlatılarak, enerji içeceklerinin çocuklar,
18 yaşından küçükler, gebe ve emzikli kadınlar, yaşlılar, diyabetikler,
yüksek tansiyonu olanlar, metabolik hastalığı olanlar, böbrek yetmezliği
olanlar ve kafeine hassas kişiler için tavsiye edilmediğini
vurgulanmıştır.Bu yazıda ayrıca yoğun fiziksel aktivite sırasında,
sonrasında ve alkol ile karıştırılarak veya beraberinde tüketilmemesi
gerektiğine işaret edilmiştir. (bu konudaki gazete haberi ekte
sunulmuştur.)
Yukarıda belirtilen hususlar Tüketici Hakları Derneği'nin konuyu amacıyla
dava konusu yapmasının halk sağlığının korunması yönünde ne kadar isabetli
bir karar olduğunu göstermektedir.
Turhan ÇAKAR
Genel Başkan |