1. Adalete Erişim Hakkı Tehlike Altında

Tüketici Hakem Heyetleri, Türkiye’de adaletin halka en yakın yüzüdür. Vatandaş, bir ürün ya da hizmetle ilgili yaşadığı sorunu, bulunduğu ilçede kolayca başvurarak çözebilmekteydi.

Ancak ilçeTüketici Hakem Heyetlerinin kapatılması durumunda, vatandaşın fiziksel olarak başvuru yapması güçleşecek, belgelerin ve delillerin toplanması zorlaşacak, süreçler uzayacak ve “adalete hızlı ve kolay erişim” ilkesi fiilen ortadan kalkacaktır. Bu durum, hak arama özgürlüğünün kâğıt üzerinde var olup pratikte engellenmesi anlamına gelir.

2. Ayıplı Malın İl Hakem Heyetine Götürülmesi Zorunluluğu

Mevcut uygulamada tüketici, satın aldığı ayıplı malı (örneğin küçük ev aletleri, elektronik ürünler, telefon vb.) ilçe hakem heyetine kolayca sunabiliyordu. Yeni sistemde, bu ürünlerin il merkezindeki tüketic hakem heyetine taşınması gerekecektir. Bu durum; Tüketici için ek ulaşım maliyeti yaratacak, Zaman kaybına yol açacak, Özellikle yaşlı, engelli veya kırsal bölgelerde yaşayan tüketiciler için fiilen başvuru engeli oluşturacaktır. Sonuç olarak, birçok tüketici hak arama sürecine hiç başlamadan vazgeçecektir. Bu da “hakem heyetlerinin iş yükü azalıyor” gibi görünse de, aslında hakkını arayan tüketici sayısının azalması ve haksız ticari uygulamalar yapanların saysızının artması demektir.

3. “Mali Yük” Gerekçesi Adil Değildir.

Hakem heyetlerinin kapatılması gerekçesi olarak “mali yük” iddiası öne sürülmektedir.

Oysa Türkiye’de kamu gelirlerinin yaklaşık %63’ü dolaylı vergilerden —yani tüketicinin harcamalarından KDV, ÖTV,— sağlanmaktadır. Tüketici, ekonominin vergi yükünü taşırken, hak arama hakkının maliyet gerekçesiyle kısıtlanması, adalet anlayışıyla bağdaşmamaktadır.

4. Çözüm: Kapatmak Değil, Yerelde Güçlendirmek

Tüketici Hakem Heyetleri kapatılmak yerine, yerelde güçlendirilmelidir.
Bunun için:

  • Dijital altyapı geliştirilmeli,
  • Dosyaların heyet üyelerinin de elektronik ortamda incelenmesi sağlanmalı,
  • Kadrolu raportör sayısı artırılmalı,
  • Üyelere düzenli hizmet içi eğitim verilerek mevzuat güncellemeleri paylaşılmalı,
  • İlçe tüketici hakem heyetlerinin yapısal eksikleri analiz edilip giderilmelidir.

İlçe Tüketici Hakem Heyetlerinin kapatılması, adaletin kapısına giden yolu daraltmak demektir.
Bu karar; vatandaşın zamanını, parasını ve en önemlisi hak arama iradesini elinden alır.
Adaletin merkezileşmesi, onu halktan uzaklaştırır; tüketici, hakkını aramak için kilometrelerce yol kat eder, masraf yapar ve çoğu zaman vazgeçer.

Sonuçta yalnızca bürokrasi değil, tüketici güveni ve toplumun adalet duygusu da sarsılır.
Hak aramanın zorlaştığı bir düzende, dürüst işletmelerin emeği değersizleşir; tüketici haklarını hiçe sayanların kazancı artar ve piyasa, güven yerine haksız kazançla şekillenmeye başlar.

Oysa güçlü bir ekonomi, güçlü ve haklarını kullanabilen tüketiciyle mümkündür.
Bu nedenle, adalete erişimin yerelde korunması; bireysel hakların, toplumsal adaletin ve ekonomik istikrarın teminatıdır.
Sonuç olarak:

Adalete erişim hakkının korunması ve tüketicinin bulunduğu yerde hakkını arayabilmesi için, ilçe tüketici hakem heyetlerinin kapatılması kararından vazgeçilmeli; kapatmak yerine yerelde güçlendirme politikası benimsenmelidir.

Ergün Kılıç
Tüketici Hakları Dernegi
Genel Başkanı

.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir