Bir önceki sayfaya geri dönmek için buraya tıklayın! Sayfayı yazdırmak için tıklayın!
 
 
TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ - YAZILARIMIZ - MAKALELER
 

Nasıl Bir Belediye Nasıl Bir Başkent İstiyoruz?

Tüketici Hakları Derneği (THD) olarak, tüketicilerin, Ankaralıların, Ankara’yı hemen her konuda tüketici haklarına aykırı olarak çok kötü bir şekilde yöneten mevcut Büyükşehir Belediye yönetiminden ve bu yönetimin uygulamakta olduğu rantçı-popülist belediyecilik zihniyetinden kurtulmasının şart olduğunu düşünüyor, bu konuda 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Belediye seçimleri süresince üzerimize düşen görevin ve sorumluluğun bilincinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

Bugünkü Ankara Büyükşehir Belediye yönetiminden kurtulmayı yalnızca kentsel sorunları çözmek için veya tüketici haklarını geliştirmek için bir fırsat değil, aynı zamanda cumhuriyetimizin, ülkemizin ve halkımızın yaşadığı büyük bir faşizan tehlikeyi de bertaraf etmenin önkoşulu olarak görüyoruz.

Bu nedenle, 2014 yerel seçimlerinin, seçim çalışmalarına bir nevi kentsel kurtuluş savaşı, demokrasi ve özgürleşme mücadelesi ciddiyeti ve samimiyetiyle hazırlanılması ve bu anlayışa uygun şekilde bir çalışma, program ve örgütlenmenin ortaya konulmasıyla başarılı bir şekilde sonuçlanabileceğini düşünmekteyiz.

THD olarak, tüketici ve insan haklarını, bilimi, kamu yararını, hukukun üstünlüğünü, ülkemizin bağımsızlığını, cumhuriyetimizin kazanımlarını, demokrasiyi, katılımcı, sosyal, demokratik ve toplumcu belediyeciliği ön plana alacak, insanı ve yurttaşı merkeze koyacak, Belediyeyi halkla birlikte yönetecek bir belediye başkanı ve yönetimi istiyoruz. Demokratik kitle örgütleriyle gerçek bir işbirliği yapacak bir başkan ve yönetim istiyoruz. Ankara Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarını destekleme kararı aldık. Bu amaç doğrultusunda da Ankara’daki Genel Merkezimiz ile Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yer alan Çankaya, Yenimahalle, Keçiören, Mamak, Altındağ, Etimesgut, Çayyolu, Gölbaşı şubelerimizi ve üyelerimizi harekete geçireceğiz.

Belediye başkan adaylarının “tüketici hakları” doğrultusunda programına almasını düşündüğümüz ve beklediğimiz önerilerimiz aşağıdaki gibidir:

(1) Belediye hizmetleri ticarileştirilmekten ve rant aracı olarak görülmekten kurtarılmalı; hizmetlerde tüketici hakları, kamu yararı, sosyal ve toplumcu belediyecilik anlayışı ön planda tutulmalıdır.

(2) Tüketicilerin evrensel haklarından olan temsil edilme hakkı gereğince Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin vermiş olduğu su, ulaşım hizmetleri başta olmak üzere Ankaralı tüketicilere sunmuş olduğu diğer mal ve hizmetlerin fiyat politikalarının belirlenmesinde Ankaralı tüketicilerin, kamuya yararlı dernek statüsünde olan Tüketici Hakları Derneği’nden bir temsilci ile temsil edilmesi sağlanmalıdır. Doğal olarak, toplumcu belediyecilik gereğince diğer ilgili demokratik kitle örgütleri ve meslek kuruluşlarının da temsil edilmeleri sağlanmalıdır. Bununla birlikte Kent Konseyi’nin etkin ve işlevsel duruma getirilmesi ve tüketicilerin örgütleri (Tüketici Hakları Derneği) aracılığıyla temsil edilmesi sağlanmalıdır.

(3) Ankaralılar, Türkiye’nin şehir şebeke suyunu kullanmak durumundadırlar. Özellikle de Kızılırmak Suyu’nun Ankara’ya getirilmesinden sonra, Ankara halkının büyük bir çoğunluğunun içme ve çay yapmada kullanmadığı şehir şebeke suyunu pahalılıkta Türkiye belediyelerinin su fiyatlarında ilk beş arasındadır.

THD olarak, Ankara Büyükşehir Belediyesinin uyguladığı su fiyatları konusunda uzmanlarla yaptığımız görüşmelerde 1m³ suyun maliyetinin 1-1,5TL’yi aşmayacağı belirtilmiştir. Bunun üzerine, uygulanan su fiyatı konusunda 2009 yılında açmış olduğumuz dava devam etmektedir. THD olarak, 12m³’e kadar suyun, özellikle de su yoksulu olanlara ( hane gelirinin %4’nden fazlasını şehir şebeke suyuna ödeyenler) çok düşük bir bedelle verilmesini, hiç geliri olmayanlara da ücretsiz verilmesinin tüketici hakları yönünden gerekli olduğunu düşünmekte ve önermekteyiz.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından dayatılan, insan haklarına ve tüketici haklarına aykırı olan ön ödemeli – kartlı su sayaçlarının iptali için açmış olduğumuz dava üst mahkemede devam etmektedir.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin ulaşıma yaptığı zamlar nedeniyle açmış olduğumuz dört dava devam etmektedir. AŞTİ’ye gidip gelen şehir içi servis araçlarının servisten kaldırılması nedeniyle, 2005’de açmış olduğumuz davayı 2007’de kazanmamıza rağmen bugüne kadar mahkeme kararı gereğince uygulama tam olarak yerine getirilmemektedir.

Caddelerin otopark olarak kullanılması konusundaki Büyükşehir Belediyesi kararına açmış olduğumuz dava devam etmektedir. Elmadağ, Çubuk, Akyurt gibi ilçelere ayakta yolcu taşınmasına ilişkin açmış olduğumuz davayı yerele mahkemede kazandık. Ancak, dava henüz sonuçlanmamış olup, devam etmektedir.

(4) Ankara şehir şebeke suyunun içilebilir olması ve sağlıklı bir şekilde tüketiciye kolay ulaşılabilirliğini sağlayacak teknik, idari önlemler alınmalıdır. Bu amaçla Gerede suyunun Ankara’ya en kısa sürede getirilmesi sağlanmalıdır.

(5) Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yurttaşlar ve ayrıca öğrenciler için uygulanan toplu taşım (Metro, Ankaray, belediye otobüsleri, halk otobüsleri ve dolmuşlar) fiyatları, milli gelir ve tüketicinin alım gücü dikkate alındığında, hem Türkiye’nin hem de dünya başkentlerinin en yüksek fiyatları arasındadır. Bu nedenle, başkent Ankara’da toplu taşım fiyatları, yoksul ve dar gelirliler ile öğrenciler dikkate alınarak tüketici hakları, kamu yararı, sosyal ve toplumcu belediyecilik anlayışına uygun olarak düşürülmeli, hiç geliri olmayan tüketicilere ve öğrencilere ücretsiz ulaşım olanağı sağlanmalıdır. Toplu taşımada ilke ne kadar ucuz taşırsanız o kadar yolcunuz artar ve maliyetler de düşer ilkesidir. Bunu, EGO’nun yıllara göre taşıdığı yolcu sayısı ve gelir istatistiklerinden görebiliriz.

(6) Ankara kent içi ulaşımı motorlu araç ve otomobil öncelikli durumundan insan öncelikli duruma getirilmelidir. Bunun için metro ve Ankaray ile toplu taşımacılık yaygınlaştırılmalıdır. Alınacak önlemlerle insanların, çocukların özürlülerin rahatça gezip dolaşabileceği, havası temiz, gürültüsüz bir kentin oluşturulması sağlanmalıdır. Hem çevresel hem de ekonomik yarar ve enerji tasarrufu açısından şehir içinde motorlu araçlara değil, bisikletlere öncelik ve önem veren bir politika ve proje oluşturulmalıdır.

(7) Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde yoksulluğun giderilmesine katkı sunacak, özellikle de yoksul semtlerde yaşayan işsiz yurttaşların becerilerini geliştirecek, üreticiliği teşvik edecek ve vatandaşlara gelir getirecek yerli malı üretim ve tüketim projelerinin oluşturulmasıyla bu projelerin uygulanmasını sağlayacak üretim-pazarlama ve tüketim kooperatiflerinin kurulması teşvik edilmelidir.

Gerek Ankara Büyükşehir Belediyesi, gerekse ilçe belediyelerince Ankara’nın kırsal kesiminde yapay gübre ve yapay tarımsal ilaç kullanmadan üretilecek doğal ve ekolojik ürün üretiminin teşvik edilerek kent halkına sunumu konusunda öncülük edilmeli ve projeler hazırlanmalıdır. Bu konuda yapılacak girişimler arasında hem kırsal kesimde üretim yapacak küçük üreticilerin her yönden desteklenip teşvik edilerek üretim kooperatiflerinin ve kentlerde de tüketim kooperatiflerinin oluşturulması, desteklenmesi ve geliştirilmesinin sağlanması politikaları öncelikli olarak gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda, kentte yaşayan tüm tüketicilerin doğal ve ekolojik ürünlere ulaşabilirliği sağlanması politikaları oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.

Bugün ülkemizin ekonomisi hızla yabancılaşmakta, işsizlik ve yoksulluk yüksek oranlarda varlığını sürdürmektedir. Mevcut ekonomik ve sosyal politikalar yoksulluğu ortadan kaldıran değil yoksulluğu yöneten bir anlayışla sürdürülmektedir.

Bu nedenle, yerli üretimin geliştirilmesi, yerli malı tüketiminin teşvik edilmesi ve yerli malı bilincinin oluşturulmasında belediyelere önemli görevler düşmektedir.

Kentte tüketime sunulan tüketim mallarının yerli mallardan oluşması, bunun için de yerli üretimi teşvik edecek bir politikayla üretilecek yerli malların kaliteli, sağlıklı, güvenli ve ucuz bir şekilde tüketicilere sunulması, yaşanması olası ekonomik ve sosyal krizi atlamada öncelik verilmesi gereken politika olmalıdır.

Tüketici hakları, kamu yararı ve halkın mutluluğu açısından sosyal ve toplumcu belediyeciliği ön plana alacak belediye yönetimlerine önümüzdeki dönem bu konuda önemli görevler düşmektedir.

Kent yaşamının ucuzlatılması için idari, yasal, sosyal ve gerekli diğer önlemler alınmalı, bu konuda ilgili demokratik kitle örgütleri, meslek kuruluşları ve tüketici örgütleriyle işbirliği yapılmalı, ortak projeler hazırlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.

Tüketicilere sunulan tüm gıda maddelerinin üretildiği, dağıtıldığı ve satıldığı yerlerin sağlıklı olması için etkin denetimler yapılmalıdır.

Yukarıda da değinildiği gibi, semt pazarları yeni bir anlayışla ele alınarak yerli küçük üreticilerin, köylülerin, çiftçilerin ürünlerini aracısız bir şekilde tüketicilere sunabilmeleri konusunda gerekli örgütlenme ve organizasyon modelleri oluşturulmalıdır.

Gıda maddelerinin sağlıklı ve ucuz bir şekilde tüketicilere sunulmasını sağlayacak önlemler alınmalı ve bu konuda ilgili tüm kuruluşlarla ( Tüketici örgütleri ve ilgili meslek kuruluşları ile kamu kuruluşları ) işbirliği yapılmalıdır.

Büyükşehir Belediyesi ve Tüketici Hakları Derneği’nin işbirliği ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki tüm mahallelerde tüketicilerin haklarını öğrenebilmeleri ve arayabilmeleri için bilgilenmelerini ve bilinçlenmelerini sağlayacak politika ve uygulamalara önem verilmelidir. Bu anlamda, her mahalle de Toplumsal Dayanışma Merkezleri ( TODAM ) oluşturulmalı, bu merkezlerin etkin bir şekilde çalışmalarını ve tüm halka ulaşmalarını sağlayacak önlemler alınmalı ve yeni iletişim modelleri oluşturulmalıdır.

Ankara’nın çöp ve atık toplama ve değerlendirme sorununun en etkili, doğru, bilimsel ve sağlıklı bir şekilde çözülmesi sağlanmalıdır.

Tüketicilerin bilgilenme hakkı ve şeffaf bir belediyecilik gereğince belediyenin tüm uygulamaları konusunda Ankaralı tüketicilerin tam ve eksiksiz olarak bilgilenmesini sağlayacak önlemler alınmalıdır.

Kentin ve mahallelerinin temiz ve sağlıklı olması konusunda temizlik ve hijyen uygulamalarına ağırlık ve önem verilmelidir. Kentin ve mahallelerin temizliğinin, süpürülmesinin, çöplerin toplanmasının ve benzeri işlemlerin halkın kentte dolaştığı gündüz saatlerinde değil, gece saatlerinde yapılması sağlanmalıdır. Sokakları ve kaldırımları pis kokularla kokmayan, tüketicilerin rahatça nefes alıp verebildikleri, temiz havaya sahip bir kentin yaratılması beklentimizdir.

Belediye hizmetleri verilirken hem araç trafiğine ait yollarda hem de yaya kaldırımlarında, tüketicilerin, özellikle çocukların, yaşlıların ve engellilerin güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde rögar kapağı, çukur ve diğer her türlü engelin oluşmaması, bunun kent yönetimine yakışır biçimde düzen altına alınması ve gerekli kontrollerin yapılması sağlanmalıdır.

İmar düzenlemeleri ve değişiklikleri yapılırken öncelikle halkın yararına ve Ankara’nın “kültür başkenti” olma özelliğini kazanmasına yönelik düşüncelerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Ankara’nın iyice ortadan kaldırılmaya başlanan tarihsel kent kimliği, ulusal kurtuluş savaşına merkezlik yapmış olan bir kent olması bilinci ve duyarlılığıyla yeniden kazandırılmalı, bu kimliğin rant projeleriyle tamamen ortadan kaldırılmasına engel olunmalıdır.

Kentteki tabela ve benzeri görsel kirlilikler ile bunların yarattığı dil kirliliğine son verilebilmesini sağlayacak önlemler alınmalıdır.

Ankara’yı hak ettiği başkent kimliğine kavuşturacak tüm önlemler alınmalı, Ankara düşürüldüğü kimliksiz, kişiliksiz, estetikten yoksun konumdan kurtarılmalıdır.

Başkent Ankara’da halkın sağlığına kavuşması ve sağlıklı bir kent halkının oluşturulabilmesi için öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmeli ve bu konuda ilgili sağlık kuruluşları ile de işbirliği içerisinde gerekli tüm önlemler alınmalıdır.

Kentte her çeşit kültürel ve sportif etkinlikler yapılmalı, yaygınlaştırılmalı ve özellikle de yoksul ve dar gelirlilerin bu etkinliklere ücretsiz bir şekilde katılımı teşvik edilmelidir. 20.11.2013


Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı