Ekonomik Büyüme, Toplumsal Gelişme ve Tüketici
Hakları
Hükümet yetkilileri, ekonomiden sorumlu olanlar ya da ekonomistler sık sık
ekonomik büyümeden veya ekonomik büyümeye ilişkin sorunlardan bahsederler.
Konuyla ilgili olarak televizyonlarda programlar yapılır. Çeşitli
yazarlarca gazete köşelerinde yazılar yayınlanır. Genellikle de ekonomik
büyümenin iyi bir şey olduğu vurgulanır. Ancak, ekonomik büyümenin
toplumsal gelişme ve tüketici hakları boyutuyla değerlendirildiğine ve
tartışıldığına pek rastlanmamaktadır. Örneğin, ülkemizde 2009 yılında kişi
başına düşen GSYİH ( gayri safi yurt içi hasıla) İstanbul Ticaret
Odası’nın “Makro Ekonomik Göstergeler” başlıklı yayınına göre 8427.1
dolar’dır. Ancak, kişi başına milli gelir olarak da tanımlanan bu değerin
ülkemizdeki sınıflar arası dağılımı pek tartışılmıyor.
Her ekonomik büyüme toplumsal gelişmeye olumlu yönde etki eder mi ?
Ülkemizde ekonomik büyüme politikaları belirlenirken bunun toplumsal
gelişme ve tüketici hakları boyutu dikkate alınmakta mıdır? Ülkemizde
ekonomik büyümenin çevresel boyutuna önem veriliyor mu? Ekonomik büyüme
politikalarında ülkedeki sınıflar arası gelir dağılımındaki adaletsizliğin
giderilmesi düşünülmekte midir? Büyüme politikaları belirlenirken bölgeler
arası kalkınma farklılıkları ne kadar dikkate alınıyor? Bu ve benzeri
sorularımızı daha da çoğaltabiliriz.
Toplumsal gelişme ise tüketici haklarını olumlu yönde etkiler. Bu
bakımdan, toplumsal gelişmenin tüketici hakları açısından çok büyük önemi
vardır.
TOPLUMSAL GELİŞME NE DEMEKTİR?
Toplumsal gelişme, toplumu oluşturan insan kitlelerinin insanca
yaşayabilecekleri olanaklara kavuşması demektir. Bu olanaklar nelerdir ?
En başta, her tüketicinin, her bireyin yaşamını sürdürebilmesinin en
öncelikli unsurlarından biri olan yeterli ve dengeli beslenebileceği besin
maddesine ulaşabilmesi gerekir. Gerekli olan besin maddelerine ulaşmak tek
başına yeterli değildir. Tüketicilerin dengeli beslenebileceği bir
beslenme bilincine de sahip olmaları gerekir. Tüketilen gıdalar da
sağlıklı olmalıdır.
Tüm tüketicilerin temel gereksinimleri olan sağlıklı içme ve kullanma
suyuna ulaşabilmeleri hem evrensel tüketici haklarından hem de toplumsal
gelişmenin önemli göstergelerindendir.
Her bireyin eğitimini sürdürebileceği, kendi özgür yeteneklerini ortaya
çıkartabileceği ve geliştirebileceği bir eğitim olanağını sağlayan eğitim
sisteminin varlığı toplumsal gelişmenin en önemli ayaklarındandır.
Toplumsal gelişmenin oluşabilmesinde sağlıklı toplum ya da toplum sağlığı
çok önemlidir. Bu nedenle, sağlıklı bir toplumun oluşmasını sağlayacak,
bireylerin hastalanmasını önleyecek öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerini
ön planda alan bir sağlık sisteminin varlığı ön koşullardan birisidir.
Bununla birlikte, hastalanan her bireyin en kısa zamanda iyileşebileceği,
doğru ve ücretsiz sağlık hizmetini alabileceği bir sağlık sistemi
gereklidir.
Her bireyin almış olduğu eğitim doğrultusunda hem toplumsal gelişmeye
katkıda bulunabileceği hem de kendisini geliştirebileceği ve mutlu
olabileceği bir iş olanağına sahip olabileceği istihdam olanaklarının
varlığı toplumsal gelişmenin ön koşullarından birisidir.
Toplumda yaşayan ve toplumu oluşturan tüm bireyler ve yurttaşlar sağlıklı
barınma olanaklarına sahip olmalıdırlar. Bu aynı zamanda evrensel ve en
temel tüketici haklarındandır.
Tüketicilerin evrensel haklarından olan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı
ve buna uygun çevresel koşulların sağlanması toplumsal gelişmenin en
önemli göstergelerinden birisidir. Bireylerin yaşadığı ve çalıştığı
ortamlar da dahil olmak üzere kentlerin, solunan havanın sağlıklı olması
sağlıklı bir çevre için ön koşullardan birisidir. Bununla birlikte, var
olan göllerin, akarsuların, denizlerin sağlıklı olması sağlıklı çevreyi
oluşturur. Yeterli miktarda yeşil alan, çocukların ve tüm bireylerin
gezebilecekleri, dinlenebilecekleri orman varlığı ile park ve bahçe
varlığı sağlıklı bir çevre için olmazsa olmazdır.
Tüketicilerin önemli ve temel gereksinimlerinden olan ulaşımın güvenilir,
uygun hızda, sağlıklı çevre koşullarına uygun ve her bireyin ulaşabileceği
bir sistemde olması toplumsal gelişmenin önemli göstergelerindendir. Bunun
için de ulaşım sisteminin karayoluna dayalı olmaktan kurtarılıp, karayolu
– demiryolu – denizyolu gibi ulaşım sistemlerinin birbirini tamamlayıcı
şekilde ele alınması yukarıda niteliğini belirttiğimiz ulaşım sisteminin
oluşumunu sağlayacaktır.
Tüketicilerin temel gereksinimlerinden olan ve günlük yaşamın kaliteli ve
sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesinin önemli koşullarından birisi de
düzenli – kesintisiz, güvenli, ucuz ya da ücretsiz olarak herkesin yeterli
elektrik enerjisine ulaşabilmesidir.
Tüketicilerin düzenli olarak iletişim olanaklarına sahip olması ve
iletişimini sürdürebilmesi önemli bir toplumsal gelişme göstergesidir.
Toplumsal gelişmenin daha bir çok göstergesine örnek verilebilir. Ancak,
bu yazımız için verdiğimiz örnekler yeterli sayılır.
TÜRKİYE’DE EKONOMİK BÜYÜME VE ETKİLERİ
Türkiye’de ekonomik büyüme politikaları belirlenirken ne yazık ki
toplumsal gelişme ve tüketici hakları dikkate alınmamaktadır. Günlük
yaşamdan sayısız örnekler verilebilir. Yeterli alım gücüne sahip olmayan,
hatta hiçbir alım gücü ve sosyal güvencesi olmayan milyonlarca tüketici
vardır. Bu tüketiciler yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenebilecek gelir
olanaklarına sahip değildir. Yeterli ve sağlıklı su, yeterli ve düzenli
elektrik enerjisi tüketebilecek gelir olanakları yoktur.
Ülkelerin milli gelirleri ve tüketicicilerin alım güçleri dikkate
alındığında dünyanın en pahalı elektriği, akaryakıtı, iletişimi bizim
ülkemizdedir. Türkiye, gelir dağılımı en adaletsiz ilk beş ülke
arasındadır. Milyonlarca çocuk ve genç yukarıda tanımladığımız şekilde ve
kalitede eğitimini sürdürememektedir. Halkın büyük bir çoğunluğu gene
yukarıda tanımı yapılan kaliteli, koruyucu sağlık olanaklarından
yoksundur. Aslında, eğitim ve sağlık ticarileştirilmiştir.
Tüketicilerin ve halkın en temel gereksinimleri olan gıda, su,
barınma-ısınma, aydınlatma, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim gibi
konularda sosyal devlet anlayışı, kamu yararı terk edilmiş, tüketici
hakları ayaklar altına alınmıştır.
Belli bir azınlık kesimin yararına işleyen ekonomik büyüme politikaları ve
uygulamaları sonucunda kamusal varlıkların büyük bir çoğunluğu
özelleştirilerek özel ellere ve yabancılara peşkeş çekilmiştir.
Ekonomik büyüme adına rant ekonomisi, spekülatif ekonomi, vurgun ve soygun
ekonomisi, yolsuzluk yaşamın her alanına egemen duruma getirilmiştir.
Ekonomik büyüme adına bir çok çevresel tahribatlar yaşanmakta; kıyılar,
akarsular, ormanlar, tarım alanları, madenler halkın ve tüketicilerin
ezici çoğunluğunun yaşamını olumsuz yönde etkileyecek şekilde yağmalanmaya
açılmış ve açılmaktadır.
Toplum yararına olmayan çarpık kentleşme ve karayoluna dayalı yanlış
ulaşımın neden olduğu sorunlar, kirlilikler, trafik kazaları giderek
artmakta, tüketici hakları hiçe sayılmaktadır.
Bu örneklerden yola çıkarak diyoruz ki, tüketiciler olarak tüm isteğimiz
ve beklentimiz, ekonomik büyüme politikaları yapılırken toplumsal gelişme
ve tüketici haklarına uygun olan kıstaslar ve koşullar dikkate alınsın.
Daha doğrusu toplumsal gelişme ve tüketici haklarına uygun ekonomik
politikalar geleceğimizin de güvencesi olacaktır.
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı |