Ekonomi Krizde Yerli Enerji Tüketimi
Ülkemizde uygulanan yanlış ve dışa bağımlı enerji politikaları nedeniyle
tüketiciler olarak komutlarımızda dünyanın en pahalı elektriğini ve doğal
gazını kullanıyoruz. Aynı pahalı elektrik nedeniyle sanayi sektöründe
üretilen ürünleri de pahalı tüketmek durumunda kalıyoruz.
Ülkemizin büyük bir ekonomik kriz içersinde olması nedeniyle, dışa bağımlı
olan enerji politikalarını bir an önce terk ederek yerli enerji
kaynaklarımıza dayalı enerji politikalarını uygulamaya koyması öncelikli
olarak alınması gereken önlemlerden birisidir.
Ülkemizin en önemli fosil enerji kaynaklarından birisi linyit kömürüdür.
Yaşadığımız ekonomik krizde bir çözüm olabilmesi açısından linyit
kömürlerinin çevreyi kirletmeyecek şekilde ele alınması konusunda Kimya
Yüksek Mühendisi Sayın Hayati KILIÇ’ın aşağıda “Kriz Linyitlerimizi
Hatırlatıyor” başlıklı yazısını okurlarımızın görüşüne sunuyoruz.”
KRİZ LİNYİTLERİMİZİ HATIRLATIYOR
1970’li yıllarda büyükşehirlerimizde artan çevre sorunları nedeniyle
geleneksel yakıtlarımız olan taşkömürü ve linyitimizi tu-kuka edip önce
ithal kömür ile, daha sonra da (1980 sonlarında) doğalgaz (DG) ile
tanıştık. Ankara'daki bu ilk tanışma akıl tutulmasına yol açtı ve kısa
zamanda ülke çapında DG kullanma furyası tutkuya dönüştü. Bugün ülkemizin
elektrik üretimindeki DG tüketim payı %50’nin üstüne çıkmıştır. Bu oran DG
tarlalarına sahip ülkelerde bile %20 oranını aşmamaktadır. Üstüne üstlük,
DG gibi değerli bir kaynağın kullanımı merkezi ısınma projeleri ile
sınırlı tutulmamış; apartman dairelerinde DG yakan soba, kombi gibi çok
düşük verimli aletlerde çarçur edilmiştir. Bilinçsiz olarak sarf edilen bu
yakıt ekonomimize çok pahalıya mal olmaktadır. Üstelik DG temin ettiğimiz
Ülkelerin piyasa güvenirliği de tam değildir.
Akıl tutulmasının ilk emaresi DG bağlanan şehirlerimizdeki gazhane
tesislerinin (Maltepe, Silahtarağa ve Hasanpaşa kokgazı tesisleri ile
birçok sanayi gazhanelerin) onarılmaz bir şekilde tasfiye
edilmeleridir.Rusya doğalgazı ile bizden önce tanışan Avrupa ülkeleri
kendi gazhanelerine aynı hainliği yapmadılar, bunları çalıştırmaya devam
ettiler. Bazı bölgelerde doğalgazı doğrudan kullanırken bazı alanlarda DG
ile gazhane gazlarını karıştırarak kömür kaynaklarını değerlendirmeyi
sürdürdüler. Teknolojiyi üreten ülkelerin bu türden koruyucu
uygulamalarına bakıldığında; ülkemizin yaptığı tahripten de öteye bir
anlam taşımaktadır!..
Sorumsuz tüketim politikaları emperyalist cephe ile ekonomileri bu cepheye
bağımlı olan ülkelerde büyük bir mali bunalım yaratmıştır. Ekonomisini
borçlanma ve sıcak para kredisi ile çeviren ülkemiz için bu kriz büyük bir
tehlikedir. İşsizliğin büyümesi ve artan sosyal patlamalar bu tehlikenin
boyutunu işaret etmektedir. Yerel seçim atmosferi toplumsal melankoli
yarattığı için durumun vehametini henüz net göremiyoruz. İş işten
geçmeden, kendimizi okyanus aşırı ittifak ve kefaretlerden biran önce
sıyırıp, sorunlarımıza yöresel çözümler aramamız elzemdir. Yerel
kaynaklarımızı esas alarak ekonomimizi kendi gücümüz ölçeğinde yeniden
oluşturmalıyız.
2009 Kış döneminin ilk yansını atlattık sayılır. Ancak altı ay sonrası
için kısa vadeli ve ciddi projeler üretemezsek; "ithal kömür, DG, Petrol,
vd ihtiyaçlarımız için gereken finansmanı nereden buluruz?" sorusuna
acilen cevap üretmeliyiz.
Petrol ve DG bakımından fakir olan ülkemiz katı yakıtlar ( Antrasit,
taşkömürü, linyit, asfaltit ve turba) bakımından yeterli kaynaklara
sahiptir. Kömür gerek rezerv miktarı olarak gerekse kullanım oranı ile
halen dünyada en önemli yakıt türüdür. Kömür yataklarımız içinde en önemli
payı linyit almaktadır. Linyit rezervleri ülkemizin her bölgesine yayılmış
haldedir. Linyitlerimiz genç dönem jeolojik ürünler olup; nem oranı
yüksek, ısıl değeri düşük, kükürt oranı ise %3 kadardır, yüksek miktarda
uçucu madde içerdikleri için kolayca yanarlar ve gazlaştırma işlemine
elverişlidirler. Ocaktan çıkarıldıktan sonra nem kaybederek
ufalandıklarından uzak mesafelere taşınmaya gelmezler, daha çok yöresel
tüketime uygundurlar. Sahip oldukları özellikler nedeniyle ilk bakışta
olumsuz görüntü veren linyitlerimizin, kömür kullanım teknolojisindeki
gelişmeler ışığında yeniden irdelenirlerse, halen kullanım değerini
korudukları görülecektir.
Kömürlerimizin önüm açan gelişmeler; kömür gazlaştırma işlemindeki teknik
ilerlemelerdir, özellikle akışkan yatak teknolojisi kullanılarak kükürt
sorunları en aza indirilebilmiştir. Bunun dışında pülverize edilmiş kömür
yakılarak proses verimliliği yükseltilmiştir. Ayrıca gaz ve buhar
türbinlerini ortaklaşa çalıştırarak (ortaküretim-kojenerasyon)
geliştirilen ısıl güç merkezlerinin verimliliği %60'ın üstüne
çıkartılmıştır. Dahası bacagazı filtre tesislerinde yüksek arıtma
verimliğinin (%90 üstü) sağlanabiliyor ve ucuz yatırımların yapılabiliyor
oluşudur.
Doğal gaz (DG) ile tanışmamızın en faydalı tarafı gaz teknolojisini ve gaz
kullanım rahatlığını ulusca öğrenmiş oluşumuzdur. Bunun sonucunda ülkenin
dörtbir yanında gaz kullanım isteği artmıştır. Ancak dış kaynaklara
bağımlı olarak bu talebi tatmin etmemiz ve yatırımları sürdürebilmemiz pek
gerçekçi görünmüyor.
Kanaatimce kendi sanayi gücümüzle, yerel boyutlu, kömür gazlaştırma
tesisleri kurabiliriz. Ülkemizin olanak ve birikimleri bunun için
yeterlidir. Gaz isale hatlarını ve dağıtım şebekesini tesis edebilecek
deneyimi kazanmış çok sayıda firmalara sahibiz. Gazlaşabilir özellikteki
linyitlerimizi bu tür tesisler kurarak değerlendirdiğimiz takdirde büyük
ekonomik kazançlar elde edebiliriz. Bölgelerde kömür ocakları yeniden
çalıştırılabilir; gazhaneler, isale hatları ve gaz kullanım noktalarında
birçok kişi çalıştırılarak işsizlik azaltılabilir ve katına değer
yaratılabilir. Bu tür tesislerde havagazı ve sugazı şeklinde üretilebilen
gazlar ferdi kullanımlara müsait değildir. Bu gazların eğitilmiş personel
nezaretinde merkezi kazan dairelerinde kullanılması uygundur. Bu
zorunluluk verimlilik sağlayacağı için caydırıcı değil aksine teşvik edici
içeriktedir.
Kömür gazlaştırma ve merkezi ısınma sistemleri ekonomik ve çağdaş
tesislerdir, Önerilen ısınma şekli özellikle Toplu Konut İdaresi (TOKİ)
yerleşim alanları için çok uygundur. TOKİ konut alanları için; bölge
linyitlerini yakan ve yüksek verimlilikte baca gazı filtre sistemi ile
donatılan merkezi ısınma projeleri de ulusal imkanlarımızla
gerçekleştirilebilir. Böylece hem çağdaş konfor seviyesine ulaşılmış
olacak, hem çevre kirletilmemiş olacak, üstelik ekonomiye de büyük katkı
sağlanmış olacaktır.
Sonuç olarak: içinde bulunduğumuz kriz şartları dikkate alınarak DG
dağıtım alanları irdelenip derhal sınırlandırılmalıdır. Bunun yanında
yerel linyit kaynaklarının gazlaştırılarak kullanılmasının planlanması
yapılmalı (DPT, TKİ, ilgili sanayi ve meslek kuruluşları işbirliği ile )
ve acilen yatırımlara başlanmalıdır.
Sayın Hayati KILIÇ arkadaşımıza katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz.
Kendisinin “ yerli linyit kömürlerinin ekonomik anlamda ülkemize ve
tüketicilere büyük katkısı olacağı” yönündeki görüşlerine katılıyorum.
Ancak, ülkemizin bugünkü koşullarında çevresel yönden kaygılarımın
olduğunu belirtmek isterim. Bununla birlikte, linyit kömürlerinin çevreye
zarar vermeyecek şekilde kullanılıp kullanılamadığına ilişkin dünyadaki
örneklerini bundan sonraki enerji ve çevre konusundaki yazılarımızda ele
alacağız. 15.05.2009
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı |