Melih Gökçek ve ASKİ Yetkilileri Hakkında Suç
Duyurusu
Kanunla yetkili kılınan ve işin uzmanı olan DSİ Genel Müdürlüğünce yapılan
planları zamanında uygulamaması, uyarıları dikkate almaması, bunun yerine
keyfi uygulamalarla daha büyük maliyetli yatırımları plansız bir şekilde
Ankara halkına dayatarak ve daha önce yapılan yatırımların atıl kalmasına
yol açarak Ankara halkını ve kamuyu zarara uğratmaları nedeniyle Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK ile ASKİ Genel Müdürlüğü
yetkilileri hakkında görevi kötüye kullanmaktan dolayı Tüketici Hakları
Derneği olarak 02.06.2008 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç
duyurusunda bulunuldu.
Suç duyurusunda, plansız ve keyfi davranışlarda bulunmak suretiyle görevi
kötüye kullanarak gerek kamuyu gerekse Ankara halkını büyük maddi ve
manevi zararlara uğratan şikayet edilenler hakkında gerekli soruşturma
yapılarak haklarında kamu davası açılmasına karar verilmesi istenildi.
SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİNİN ÖZETİ
1996 yılında DSİ’ce hazırlanan planlama raporunda Ankara’nın 2027 yılına
kadar olan uzun vadeli su ihtiyacının karşılanabilmesi için Gerede Sistemi
planlanmıştır. İki aşamalı olarak planlanan projenin birinci aşaması
tamamlandığında yılda 173 milyon m³, ikinci aşaması tamlandığında ise 230
milyon m³ su temin etmiş olacaktı. İlk planlamada 2004 yılında devreye
alınması öngörülen sistem, sürekli ertelenmiş ve sonunda birinci aşama
tesislerinin 2011 yılında hizmete girmesi öngörülmüştür.
DSİ Genel Müdürlüğü’nce yapılan çalışmalarda, ardışık 2 yıl istenilen
oranda yağış alınamadığı taktirde Ankara’da su sıkıntısı yaşanacağı hesap
edilmiş ve Gerede Sisteminin birinci kısmının yapımına hemen başlanması
gerektiği düşünülerek durum, 17.06.2004 tarih ve 1202 sayılı yazı ile
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bildirilmiştir. Ayrıca bu yazıda
çalışmaların DSİ tarafından yapılabilmesi için her iki kurum arasında
protokol imzalanması gerektiği, aksi takdirde doğabilecek gecikmelerden
DSİ’nin sorumlu olmayacağı belirtilmiştir.
DSİ, Mart 2004’de Hazine Müsteşarlığı’na yazdığı yazı ile Gerede
Sisteminin birinci aşamasının en geç 2010 yılında devreye girmesi
gerektiğini, aksi taktirde bu tarihten itibaren kentte su sıkıntısı
yaşanabileceğini belirtmiştir. Haziran 2004’te de Gerede Sisteminin
birinci aşamasının ivedilikle programa alınıp yapılmasını, gecikme halinde
kendilerinin sorumlu olmayacağını ASKİ Genel Müdürlüğü’ne yine yazılı
olarak bildirmiştir. ASKİ’nin Temmuz 2004 tarihli cevabi yazısında; kentin
uzun vadeli su ihtiyacının karşılanması için Gerede Siteminin yapılması ve
en geç 2008 yılında devreye alınması gerektiği, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün
bu projeleri gerekleştirecek mali ve teknik yeterlikte olduğu, kuruluş
kanunundan gelen yetkisinin de bunları yapmaya yeterli olduğu
bildirilmiştir. Ancak 2004 yılından bugüne kadar Gerede Sistemi ile ilgili
herhangi bir gelişme olmamış, ASKİ de bu yolda bir çalışma yapmamıştır.
DSİ’nin yıllar öncesinden Ankara’nın su ihtiyacı ile ilgili öngörülerinin
doğruluğu ve yaptığı planlamaların uygulanması gerekliliği 2007 yazı
itibariyle açıkça görülmüştür. Bu tarihten itibaren su sıkıntısı büyük
boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki Ankara’nın su ihtiyacının yaklaşık yarısını
karşılayan Çamlıdere Barajında su seviyesinin anormal ölçülerde düşmesi
nedeniyle, yaklaşık 1 yıldır şehre normal su seviyesinin çok altından kot
altı suyu verilmektedir. Kot altı suyu 24 saat aralıksız çalışan pompalar
ile temin edilmekte, bunun için de büyük ölçüde enerji sarfiyatı
yapılmaktadır. Bu sarfiyatın korkunç boyutlara varan maliyeti de şehir
halkının faturalarına yansıtılmaktadır.
ASKİ ve Ankara Büyükşehir Belediyesi, DSİ’nin planlarını uygulayarak
Gerede Sistemini hayata geçirmek yerine, maliyeti daha yüksek olan,
üstelik daha düşük kalitedeki Kızılırmak suyunu getirmeyi tercih etmiştir.
Gerede Suyu Projesinin maliyetinin yaklaşık 240milyon dolar olabileceği
belirtilmektedir. Oysa, Kızılırmak Suyu Projesine bugüne kadar en az
700milyon dolar harcandığı uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Bu
tercih, Gerede Sisteminden getirilecek suyun depolanması için büyük
yapılan Çamlıdere Baraj gölü ve iletim hattı ile ilgili yatırımı da boşa
çıkartmış, böylece kaynak israfına neden olunmuştur. Sonuçta Ankaralı daha
kalitesiz suyu daha pahalıya kullanmaya mahkum edilmiştir.
Kızılırmak suyunun Ankara’ya planlandığı zamandan önce çevrilmesi
nedeniyle Kızılırmak üzerinde Kesikköprü Barajından sonra mevcut ve
yapılacak olan hidroelektrik enerji üretim tesislerinde üretilen ve
üretilecek elektrik enerji miktarı azalacaktır.
Yapılan hesaplamalar kayıp enerji miktarının yılda yaklaşık 1 milyar Kwh
civarında olacağını ortaya koymaktadır. Elektriğin Kilowatt saatı’nin
satış bedeli raporlarda ortalama 8 ABD cent’i olarak alınmaktadır. Bu
durumda enerji kaybı hesabında en az 15 yıl alındığında toplam kayıp 15
milyar kilowatt saat olacaktır. Bunun ülkemizde oluşturacağı mali kayıp
ise en az 1,2 milyar ABD Dolar’ı olacaktır. Bu üretimin yapılamamsı
nedeniyle doğal gaz ile çok daha pahalıya yapılacak üretimden gelecek olan
ilave maliyet de eklendiğinde bu kayıp 2 milyar ABD Dolarına
yaklaşmaktadır.
Şikayet edilen İ. Melih GÖKÇEK, kendi sorumluluğuna aldığı Ankara içme
suyu temini konusunda DSİ’nin defalarca yaptığı uyarıları dikkate
almayarak gerekli çalışmaları zamanında yapmamış ve bugünkü sıkıntılı
durumun ortaya çıkmasında etkin rol oynamıştır. Bu yaklaşımıyla da
kuraklığı ve susuzluğu bahane ederek Ankaralıları sağlıksız ve pahalı su
kullanımına mahkum etmektedir. Bu ağır tablonun yükünü gerek sağlık
açısından sakıncaları olabileceği söylenen bir suya mahkum olarak ,
gerekse bu kalitesiz suyu pahalı satın alarak Ankara halkı ödeyecektir.
Yukarıda da açıklandığı üzere yerel yönetimin plansız ve keyfi
davranışları; yalnızca tüketiciyi değil, yatırımların zamanında
yapılmaması, daha önce yapılanların atıl bırakılması vs. nedenlerle kamuyu
da büyük zarara uğratmıştır.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin mevcut arıtma tesisleri Kızılırmak suyunu
arıtmada yeterli olmadığından çok ileri teknoloji getirilirse su fiyatları
yükselecektir. Ayrıca, Gerede Suyunun getirilmesi ile de Kızılırmak
sistemi atıl kalacağından kamu ayrıca zarara uğratılmış olacaktır.
Gerek Ankara’daki su sıkıntısı gerekse Ankara’nın suyuna dünyanın en
pahalı suyu unvanını kazandıran pahalılık, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
yönetim hatalarından ve keyfi yönetiminden kaynaklanmaktadır.
Şikayet edilenlerin, kanunla yetkili kılınan ve işin uzmanı olan DSİ’ce
yapılan planları zamanında uygulamaması, uyarıları dikkate almaması, bunun
yerine keyfi uygulamalarla daha büyük maliyetli yatırımları plansız bir
şekilde Ankara halkına dayatarak ve daha önce yapılan yatırımların atıl
kalmasına yol açarak Ankara halkını ve kamuyu zarara uğratmaları kanımızca
GÖREVİN KÖTÜYE KULLANILMASI suçunu oluşturur.
Bu dava dilekçesinin hazırlanmasında teknik yardımını gördüğümüz su uzmanı
Dursun Yıldız ile dava dilekçemizi hazırlayan Hukuk Komisyonu Üyemiz Av.
Selda Emre’ye çok teşekkür ederim.
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı |