Bir önceki sayfaya geri dönmek için buraya tıklayın! Sayfayı yazdırmak için tıklayın!
 
 
TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ - YAZILARIMIZ - MAKALELER
 

"Helal Gıda Standardı" Tartışmaları

Ülkemizde 2005 yılının sonbaharında başlatılan ve gelen tepkiler üzerine kaldırılan “ Helal Gıda Standardı” tartışmaları yeniden gündeme getirilmiştir.

2008 yılının ilk aylarında uygulamaya konulması düşünülen “ Helal Gıda Standardı” ne gibi sorunlara neden olabilir ? böyle bir uygulamaya ülkemizin gereksinmesi var mı? Neden bu konu yeniden gündeme getirildi ? Bu ve buna benzer soruları çoğaltabiliriz.

Malezya’nın başlattığı helal gıda sertifikası uygulamasının Türkiye’nin gündemine taşınması üzerine Türk Standartları Enstitüsü ( TSE) tarafından 2005 yılı sonbaharında “ Helal Gıda Standardı” çalışmaları başlatıldı. Konu ile ilgili olarak Tüketici Hakları Derneği ve ilgili meslek kuruluşları (Gıda Mühendisleri, Kimya Mühendisleri ve Ziraat Mühendisleri Odaları ile Ankara Veteriner Hekimler Odası, Veteriner Hekimleri Derneği ) tarafından basın açıklamaları yapılarak tepki gösterildi. Bu tepkiler üzerine TSE konuya ilişkin çalışmaları durdurdu. Ancak, 2007 yılının Eylül ayında konu tekrar gündeme getirildi.

Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 24 Ağustos 2007 tarihinde yapmış olduğu açıklamada, “ Helal Gıda Belgesi” konusunda çalışma yürütüldüğü, “Helal Gıda Standardı” uygulamasının Müslüman ülkelerden başlayarak diğer ülkelerde de uygulanmaya başlanan yeni bir ölçüt olduğu vurgulandı.

Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın açıklamasında, uzak doğu ülkeleri başta olmak üzere bir çok ülkeye ihracat yapan Türk firmalarının “ helal gıda” etiketi talebiyle karşılaştıkları, konuya ilişkin sıkıntılarını Müsteşarlığa ilettikleri, firmaların rekabet etmede zorlanacağı, Türkiye’nin “ helal gıda” pazarında hak ettiği yeri alabilmesi için gerekli olan çalışmanın başlatıldığı belirtildi.

“HELAL GIDA STANDARDI” UYGULAMASI GIDA SORUNUNU ÇIKMAZA SÜRÜKLEYECEKTİR

Halkının %99’u Müslüman olan ülkemiz iç pazarında sorun gıdanın islami kurallara göre hazırlanması ise zaten islami kurallara uyulmaktadır. Ülkemizde asıl sorun, gıdanın tarladan soframıza kadar sağlıklı ve güvenli üretilip üretilmediği, dağıtılıp dağıtılmadığıdır. Bununla birlikte, kontrol ve denetimin yeterli olup olmadığıdır.

Helal gıda standardı belirtilen bu sorunlara çözüm getirmez. Eğer, soruna dış ticaret açısından bakılıyorsa ve bazı İslam ülkelerinin bu konuda bir uygulaması ve istekleri varsa, bu ülkelere ihraç edilecek gıda maddeleri için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı gerekli belgeleri düzenleyerek, gerekli denetimleri yaparak sorunun çözümünü sağlayabilir. Kaldı ki, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi EKER’e, “ Türkiye’de kırmızı et için helal sertifikasına gerek var mı ? “ diye sorulan bir soruya Bakan şu yanıtı verdi: içeride gerek duyulmaz. Yurt dışına kırmızı et ihracatımız yok. Eğer ihtiyaç olursa, ilgili kurumlar sertifikaya karar verir.

Helal gıda tartışmalarının ya da bu konuda bir standart düzenlemesine gidilmesinin ülkemize ve gıdamıza bir yarar getirmesi düşünülemez.

Bu konuda bir çok soru akla gelebilir. Bugüne kadar yediğimiz, içtiğimiz gıdalar haram mıydı? İslami usullere uyulduğu halde sağlıklı olmayan gıdaları helal mi sayacağız ? İçerisinde sağlığa ve gıda mevzuatına aykırı gıda katkı maddeleri taşıyan gıdaları helal mi sayacağız? Genetik yapısı değiştirilmiş mısır ve soyanın kullanıldığı bine yakın gıda maddesini helal mi sayacağız ? Bu soruları çoğaltmamız mümkündür. Bu nedenle, bu uygulamayı doğru bulmamız mümkün değildir.

Helal gıda standardı uygulaması zaten sağlık ve güvenlik başta olmak üzere gıda sektörünün yaşamış olduğu bir çok soruna yeni bir sorun eklenmesine neden olacaktır. Tüketicinin kafası iyice karışacaktır. Firmalar arasında haksız rekabete neden olabilecektir. Bazı firmaların konuyu suiistimal etmesine yol açılacaktır. Gıda konusunda bir kaosun yaratılmasına ve gıda sorununun çıkmaza sürüklenmesine neden olunacaktır.

TÜKETİCİLER OLARAK NE İSTİYORUZ ?

“Helal gıda standardı” tartışmaları gündemden kaldırılmalıdır. Doğru olan, yapılması gereken, gıda mevzuatındaki yasal eksikliklerin, çelişkilerin giderileceği şekilde yeni bir gıda mevzuatının düzenlenmesidir. Böyle bir gıda mevzuatı da ancak, ilgili meslek kuruluşları ile içinde tüketici örgütlerinin de bulunduğu demokratik kitle örgütlerinin görüş ve önerilerinin yansıyacağı, yasada oluşturulacak olan kurullarda temsil edilmelerinin sağlanabileceği şekilde düzenlenirse etkin bir uygulama olanağı bulabilir. Böyle olmadığı içindir ki 27.05.2004 yılında yayımlanan “ Gıdaların, Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun” un yeniden düzenlenmesi çalışmalarına başlanılması gereği duyulmuştur. Bununla birlikte, gıda denetimlerine her aşamada ağırlık verilmelidir. Sağlıksız, güvensiz ve hijyenik koşullara uygun olmayan gıdalar firma ve marka adları ile kamuoyuna duyurularak tüketiciler bilgilendirilmelidir. Okul kantinlerinde öğrencilerin sağlıksız beslenmesine neden olan yiyecek ve içeceklerin satılması yasaklanmalı, bunların yerine sağlıklı ve öğrencilerin beslenmesine uygun yiyecek ve içeceklerin ücretsiz bir şekilde öğrencilere dağıtılmasını sağlayan bir sistem oluşturulmalıdır. Genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerin ithalatı, üretimi ve tüketimi yasaklanmalıdır. Özellikle de riskli gıdalara ilişkin özendirici reklamlar ile bu gıda reklamlarında çocukların reklam aracı olarak oynatılması yasaklanmalıdır.


Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı