Reklamların Tüketime Etkisi ve Türk Reklam
Mevzuatı
Çocuklar, gençler, yetişkinler, kadınlar, erkekler, kısaca toplumun tüm
kesimleri olarak her yanımız, her anımız reklamlarla sarılmış ve
kuşatılmış durumdadır.
Onlarca televizyon kanalı ve radyo istasyonu yirmidört saat boyunca tüm
tüketicileri yaşlısıyla, genciyle reklam bombardımanına tutmaktadır. Aynı
şekilde gazeteler, dergiler haber ve bilgi değil reklam sunmaktadırlar.
Diğer taraftan, çevremiz binlerce reklam panosuyla kuşatılmıştır.
Çocuklar, gençler ve tüketiciler giysileri ve ayakkabılarındaki firma
adları ve logolarla birer reklam panosu işlevini yürütmektedir.
Kapitalist ya da liberal sistemin yaratmaya çalıştığı tüketim toplumunda
reklamlar, basit bir ürün tanıtımının ötesinde bir işlev görmektedir. Bu
işlev, tüketim toplumunun kendisini yaratmıştır. Bunun için de,
tüketicilerin yaşam tarzı belirlenmekte ve buna göre tüketiciler
yönlendirilmektedir. Zevk ve beğeniler oluşturulmakta, ne giyileceği, ne
içileceği, hangi otomobile sahip olunacağı, nasıl davranılacağı, nasıl
hava atılacağının tasarımları yapılmaktadır.
Markalar putlaştırılmakta, ürünler birer dünyevi ikon duruma getirilmekte,
bunların satıldığı, pazarlandığı büyük mağazalar da ( hiper ve gross
marketler) birer mabet şeklinde topluma sunulmaktadır.
Reklamlar ile sürekli yapay gereksinimler yaratılmakta, çocuklar, gençler
ve tüketiciler tüketimin öznesi değil, aracı ve hedefi olarak görülmekte
ve kullanılmaktadır.
Özellikle de, uluslararası emperyalist tekeller reklamlarla ve logolarla
kendi isteklerine ve çıkarlarına uygun küresel bir gençlik yaratarak yerli
değerleri, anlayışları ve ekonomileri yok etmeye çalışmakta, karlarına kar
katmaktadırlar.
Önemli bir atasözümüz olan “ayağını yorganına göre uzat” anlayışı
unutulmuş, terk edilmiştir.
Uluslararası şirketler, tekeller reklamlarla ve yarattıkları ikonlarla
çocukları ve gençleri ele geçirerek tüm ailelerin tüketim davranışlarını
etkilemekte, bu yolla pazara egemen olmaktadırlar. Kısaca, “emperyalist
tüketim kültürü” yaratılmış ve yaratılmaya çalışılmaktadır.
Reklamların etkisiyle yaratılan bilinç bulanıklığı ile özellikle çocuklar
ve gençler başta olmak üzere tüm tüketiciler sağlıklarını risk ve
tehlikeye atan, yararlı değil zararlı gıda maddelerini tercih eder duruma
getirilmiştir. Örneğin, yanmış ve donmuş yağlar ile çeşitli gıda katkı
maddesi ve genetik yapısı değiştirilmiş üründen elde edilen katkılar
içeren ya da genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerden elde edilen cipsler,
unlu ve şekerli yiyecekler, kola ve renkli içecekler en çok pazarlanan ve
tüketilen gıda maddeleri arasına girmiştir.
Bilim insanları tarafından, 16 yaşından küçük çocuklara sağlık yönünden
risk ve tehlike oluşturduğu nedeniyle cep telefonu önerilmezken, yaklaşık
olarak tüm ilk ve orta öğretim okullarındaki çocukların elinde oyuncak
gibi cep telefonu bulunması tehlikenin boyutlarını görmeye ve göstermeye
yeter.
Çoğu ithal edilen ya da ithal girdi ve yabancı lisans ile Türkiye’de
üretilen giyecekler, yiyecekler, içecekler, elektronik cihazlar, çeşitli
kozmetikler gibi sözü edilen bu tüketim mallarına çocuklar, gençler ve
yetişkin tüketiciler olarak hem paramızı veriyoruz, hem de sağlığımız ve
güvenliğimiz riske ve tehlikeye giriyor. Gereksiz bir şekilde tüketim
malı, hammadde ve yarı mamul madde ithalatının artması ve yerli üretimin
düşmesi ve zayıflaması nedeniyle, ülke olarak dışarıya kan akıtıyoruz.
Ülke ekonomisi zarar görüyor. Tarımımız zarara uğruyor. Çevre güvenliği
riske ve tehlikeye giriyor. Bağımsızlığımızı kaybediyoruz. İşsizlik ve
yoksulluk artıyor. Ülkemizde istihdam olanağı bulunamadığı için nitelikli
işgücümüzü beyin göçü nedeniyle kaybediyoruz. Tüketici olarak alım gücümüz
düşüyor. İşte, emperyalist tüketim kültürünün sonucu !...
Ülkemizdeki reklam mevzuatı, aldatıcı, yanıltıcı, istismar edici
reklamların yapılmasını engellemeye yöneliktir. Ancak, bu mevzuat gereksiz
ve yanlış tüketime engel olmamakta, olamamaktadır.
Reklam mevzuatı, yanlış tüketim nedeniyle çocukların, gençlerin ve
yetişkinlerin sağlık ve güvenliklerinin risk ve tehlikeye düşmesini
önleyememektedir. Gereksiz tüketim malı ithalatını engelliyememektedir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 16.maddesinde; tüketiciyi
aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar
edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü; şiddet
hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici; kamu sağlığını bozucu;
hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve
ilanlar ile gizli reklam yapılamayacağı belirtilmektedir. Bu hüküm, bir
markanın ikon durumuna getirilmesini engellemiyor. Bir cipsin, bir kolanın
küçük çocuklara satılmasını ya da bir cep telefonu reklamında 16 yaşından
küçük çocukların reklam aracı olarak kullanılmasını engellemiyor.
Gerçekten, Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama
Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinde “Ticari
Reklam ve İlan” şöyle tanımlanmıştır: Mal, hizmet veya marka tanıtmak,
hedef kitleyi oluşturanları bilgilendirmek ve ikna etmek, satışını veya
kiralanmasını sağlamak ya da arttırmak amacıyla reklam veren tarafından
herhangi bir mecrada yayımlanan pazarlama iletişimi niteliğindeki
duyuruyu, ifade eder.
Gene, aynı Yönetmeliğin “Çocuklara veya Reşit Olmayan Gençlere Yönelik
Reklamlar” başlıklı 18.maddesindeki hükümde, çocukların ve reşit olmayan
gençlerin reklamlarda araç olarak kullanılmasına herhangi bir engel
getirilmiyor.
Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un “Reklam ve tanıtım”
başlıklı 21.maddesi ile “Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair
Yönetmelik”in “Reklam Yayınlama İlkeleri” başlıklı 15.maddesinde gıda
katkı maddesi ve genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerden elde edilen
katkılar içeren gıdaların ya da genetik yapısı değiştirilmiş tarımsal
ürünlerin çocuklar, gençler, hastalar, yaşlılar ve tüketiciler için risk
oluşturabileceği ve bu ürünlerin reklamının yapılamayacağı ya da bu
reklamlarda çocukların kullanılamayacağı belirtilmemektedir.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Özetle, geniş tüketici kitleleri, çocuklar ve gençler ile yerli ve ulusal
değerlerin ve ekonomilerin yararına, gereksiz ve zarar verici emperyalist
tüketim kültürünün aleyhine ve onun varlık nedeni olan reklam düzeninin
özüne dokunmak ne mevcut yasal düzenlemelerin nede yönetimlerin misyonu
değildir.
Sorunun çözümü, tüketicilerin bilinçli tutum ve davranışları ile güçlü,
bağımsız bir tüketici hareketi yaratılmasından, halktan, ulusal yarardan
ve tüketici haklarından yana yönetimlerin ve idarelerin varlığı ile
bunların yapabileceği düzenleme ve uygulamalardan geçmektedir.
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkan |