Bir önceki sayfaya geri dönmek için buraya tıklayın! Sayfayı yazdırmak için tıklayın!
 
 
TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ - YAZILARIMIZ - MAKALELER
 

Yerli Malı Bilinci

Cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan “Yerli Malı Yurdun Malı, Her Türk Onu Kullanmalı” Kampanyaları ve haftaları artık günümüzde bir nostalji olarak anımsanmaktadır. Özellikle de, 24 Ocak 1980 tarihinde ülkemizin karma ekonomik sistemden serbest Pazar ekonomisine geçişiyle birlikte bu tür kutlamalar ve haftalar anlamından saptırılmıştır. Bugün, kökenleri zengin kuzey ülkeleri ve Japonya olan uluslararası-uluslarüstü tekellerin ve firmaların çıkarları doğrultusunda oluşturulan, biçimlenen ve adına küreselleşme denilen, bizim gibi gelişmekte olan ulus devletlere hayat hakkı tanımayıp son vermeye çalışan bir ekonomik, ticari ve tabii ki siyasi anlayışı ülkemizde bilerek ve bilmeyerek savunan kişi ve gruplar için yerli malı kampanyaları anlamsız, geçersiz ve saçma olabilir. Ancak, unutulmamalıdır ki küreselleşmeci zengin ülkeler kendi yerli mallarını kullanma ve ulusal çıkarları konusunda bizim ülkemizden çok daha katı ve bilinçli davranmaktadır.

İTHAL TÜKETİM MALLARI

Bir tarım ülkesi olduğunu iddia eden ve hızla bu noktadan uzaklaşan ülkemiz dondurulmuş hindiden balığa ve hamsiye, mercimekten nohuda, tereyağından peynire, kurutulmuş kayısıdan incire, muzdan elmaya, mısırdan soya fasulyesine kadar, ayçiçek yağından mısır yağına kadar birçok tarım ürünü ve gıda maddesi ithal etmektedir. Bunun yanısıra, sabundan şampuana, mobilyadan giyim eşyasına, beyaz eşyadan kahverengi eşyaya, motosikletten otomobile kadar her çeşit dayanıklı ve yarı dayanıklı tüketim malını ithal ediyoruz. Ayrıca kedi-köpek maması, kum ve saksı toprağı gibi tüketim mallarını da ithal etmekteyiz. Yani bir çoğu gereksiz ve ülkemizde mevcut ve üretilebilecek tüketim malını ithal etmekteyiz.

2000-2005 yıllarında ülkemiz resmi rakamlara göre 49.524 milyar dolarlık yani bugünkü değeri ile 72.305 milyar YTL tutarında tüketim malı ithal etmiştir. Bunun yerine yerli tüketim malı kullanmış olsaydık 1 milyon dolayında kişiye istihdam sağlanacak fabrika ve işyeri kurulabilecekti. Kaldı ki en az resmi ithalat kadar kaçak malın ülkemize girdiğini de unutmayalım.

İthal edilen tarım ürünleri ve gıda maddelerinin hemen tamamının ülkemizde üretilenlerden daha kaliteli olduğunu söyleyemeyiz. Tam tersi, ithal edilen malların birçoğu, bizim lezzet anlayışımıza uygun olmadığı gibi kalite değeri daha düşüktür. Diğer taraftan, genetik yapısı değiştirilmiş mısır, soya fasulyesi, prinç, gıda katkı maddesi ithal edilmekte ve ülkemiz tüketicilerinin sağlığı tehlikeye ve riske atılmaktadır. İthal edilen bu malların kalite kontrollerinin de yapıldığını söyleyemeyiz. Ayrıca, Uzak Doğudan ithal edilen birçok elektrikli ve elektronik tüketim malının da kalitesinin düşük olduğu hakkında şikayetler ve duyumlar almaktayız.

BATI ÜLKELERİ NE YAPIYOR?

Sanayileşmiş zengin batı ve kuzey ülkeleri kendi pazarını korumak, kendi malını ihraç edebilmek, kendi işsizine iş bulabilmek, kendi malının kalitesini artırabilmek, üretimde ve tüketimde verimliliği artırabilmek, tüketicinin alım gücünü artırabilmek, tüketici bilincini geliştirebilmek ve yerli malı kullanımının önemini topluma anlatabilmek, diğer ülkelere karşı güçlü bir konuma gelebilmek için işçisiyle, tüketicisiyle, sanayicisiyle, üniversitesiyle, meslek kuruluşlarıyla, diğer demokratik kitle örgütleriyle ve ilgili kamu kuruluşlarıyla bir araya gelip uzlaşma sağlamaya çalışmaktadır.

Yani kavgalarını içeride birbirlerine vermekten daha çok dışarıya karşı vermektedirler. Bu konuda gerekli yasal, idari, teknik, sosyal ve ekonomik önlemleri almaktadırlar. Bu ülkeler, kendi pazarlarını, kendi üretimlerini, kendi ekonomilerini ve kendi ülke yararlarını koruyabilmek için dış ülkelere ve ithal mallara karşı bir çok önlem almakta, birçok engel çıkartmaktadırlar.


NEDEN YERLİ MALI KULLANMALIYIZ?

• Paramızın bizim ülkemizde kalması, başka ülkelere gitmemesi için.

• Ülkemizde kalan para ile yatırım yaparak, fabrikalar ve işyerleri açarak üretimi artırmak için.

• Fabrikaların açılması ve üretimin artırılması ile istihdam olanağı sağlanacağı ve işsizlere iş bulunacağı için.

• İstihdamın sağlanması ve işsizlere iş bulunmasıyla tüketicilere alım gücü sağlanacağı için.

• Fiyatların, enflasyonun düşmesi ve ucuzluğun sağlanabilmesi için.

• Ekonominin canlanmasıyla vergi mükelleflerinin kazancının ve gelirinin artması devletin de vergi gelirlerinin artışına olanak sağlayacağı için.

• Ekonominin canlanması ve devletin gelirlerinin artması iç ve dış borçların azalmasına katkı sağlayacağı için.

• Devlet bütçesinden sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik harcamaları ile diğer kamusal hizmetlere daha çok ödenek ayrılacağı için.

• Çalışanların daha iyi ücret alabilmeleri sağlanacağı için.

• Ulusal devletin güçlenmesine, ülkemizin bağımsızlığının ve egemenliğinin korunmasına olanak sağlanacağı için.

• Daha kaliteli, daha sağlıklı, daha güvenli malların üretilmesine olanak sağlanacağı için.

• Yoksulluğun giderilmesine, toplumsal gönencin ve huzurun sağlanabilmesine katkı sağlanacağı için.

• Sosyal ve kültürel gelişmemize olanak sağlanacağı için.

GEREKLİ ÖNLEMLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

• İşçi, memur, tüketici, sanayici, esnaf örgütleri, üniversite, kamu kuruluşu gibi toplumun tüm kesimlerinin bir araya gelerek toplumun ve tüketicilerin önceliklerini ve gereksinimlerini dikkate alıp belli bir üretim planlaması doğrultusunda kaliteli, verimli, ucuz, tüketici haklarına ve sendikal haklara saygılı, çevre dostu yerli malı üretilmesi konusunda bir uzlaşma sağlanmalı, herkesin sorumluluğunu yerine getirecek şekilde çalışma yapılmalıdır.

• Tüketicilerin alım gücünü ve bilinç düzeyini artırıcı ekonomik ve sosyal önlemler alınmalıdır.

• Zengin-yoksul tüm tüketicilere yerli malı kullanmanın önemini anlatacak ve onlarda yerli malı kullanma bilincini, sorumluluğunu ve yurtseverlik duygusunu geliştirecek çalışmalar yapılmalıdır.

• Ülkemizin yerli üretimine, tarımına ve sanayileşmesine zarar verecek ithalat politikaları terk edilmelidir. Özellikler de tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehlikeye sokacak kalitesiz, sağlıksız ve güvensiz malların ithalatı yasaklanmalı, bu amaçla gümrüklerde etkili bir denetim sistemi kurulmalıdır.

• Ülkemizin ekonomisine zarar veren ve yerli üretimi baltalayan Gümrük Birliğinden çıkılmalıdır.

• Küreselleşme politikalarını zengin kuzey ve batı ülkeleri ve uluslararası firmalar-tekeller kendi yararına kullandıklarından, onların bu tek taraflı politika ve uygulamalarına karşı ülke olarak gerekli ekonomik, sosyal, yasal, teknik ve idari önlemler alınmalıdır.


Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı