Küreselleşme, Tüketim Kültürü Çocuklar ve
Gençler (I)
Çok uluslu emperyalist şirketlerin, ülkemiz de içinde olmak üzere
gelişmekte olan ya da geri bıraktırılmış ülkelerin üretimleri ve
tüketimleri üzerinde egemenlik kurarak sömürü, talan, marka bağımlığı ve
tutsaklığı, yerli üretimin baltalanması ve çevre kirliliği yarattıkları
bilinmektedir.
Bu yazımızda, daha çok, küreselleşmenin aktörleri olan sözü edilen
şirketlerin tüketim kültürü üzerindeki etkileriyle gençlerin ve çocukların
tüketim eğilimlerini nasıl etkilediklerine genel olarak değinilecektir.
YERLİ DEĞERLER YOK EDİLMEKTEDİR
Küresel tekellerin, toplumların ve tüketicilerin tüketim eğilimlerini
etkilemek için kullandıkları en etkili araç reklamlardır. Reklamlarla her
yaştan tüketiciler etki altına alınmak istenmekle birlikte, gençlere ve
çocuklara yönelik reklamların daha ağır bastığı görülmektedir. Özellikle
de gençler ve çocuklar reklamların en önemli araçları ve hedefleridirler.
Reklamlarla bilinç bulanıklığı yaratılmaktadır. Küresel tekeller,
reklamlarla bilimsellik kisvesi altında bilimi çarpıtarak kendi
yararlarına kullanmaktadırlar. Bu amaçla bazı bilim insanlarını ve ülke
yöneticilerini de kullanmakta ve yönlendirmektedirler. Aynı amaç
doğrultusunda bir takım yerli firmalarla işbirliği yapmaktadırlar.
Yerli ve geleneksel tüketim alışkanlıkları yok edilmeye, bunun yerine ise
kendi çıkarlarına uygun tüketim alışkanlıkları kazandırılmaya ve
yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Daha da ileri gidilerek yerli üretim,
yerli ürünler yok edilmeye ve yasaklanmaya çalışılmaktadır. Ahlaki olmayan
pazarlama yöntemleri uygulamaktadırlar. Dünyanın üretimini ve tüketimini
etkilemek, yönlendirmek, biçimlendirmek ve egemenlikleri altına alabilmek
için her yolu denemektedirler.
TEKELLERİN GÖZÜNDE REKLAMLAR İLAÇ
TÜKETİCİLER HAMAM BÖCEĞİ GİBİDİR
Reklamları “ mal” değil, “ imaj” ve “ marka” pazarlamasına yönelik
yapmaktadırlar. Bunu yaparken de sözkonusu markaları tüketicilere, topluma
“vazgeçilmez, olmazsa olmaz, var olma - yaşama nedeni, yaşamanın anlamı -
tadı” olarak sunmaktadırlar. Markalarla, yaratılan imajlarla duygusal bağ
oluşturulmaya, kurulmaya çalışılmaktadır. Yeni nesil şirketler,
kendilerini ürün üreticileri değil “anlam simsarları” olarak
görmektedirler. Eski modelde pazarlama tamamen bir ürünü satmaktı, ancak
küreselleşme denilen bu dönemde ise, ürün daima gerçek ürünün yani
markanın arkasında yer almaktadır. Küresel tekeller markalarını
totemleştirmeye ve putlaştırmaya çalışmaktadırlar.
Tekellerin reklamcılarına göre, reklamlar ilaç gibidir, bağışıklık
kazandırır. Örneğin, Omnicom Group kıdemli reklam Yöneticisi David Lubars;
“tüketiciler hamamböcekleri gibidir; ilaçlarsınız, ilaçlarsınız ve bir
süre sonra bağışıklık kazanırlar” demiştir.
Bunların gözünde tüketici hakları, sağlık – güvenlik, çevre kirliliği
ikinci, hatta üçüncü plandadır. Küresel markaların yarattığı ve yaratacağı
toplumsal zararlar, çevresel tahribatlar, toplumsal yozlaşma gündeme pek
taşınmıyor, tartışılmıyor, sorgulanmıyor, kabulleniliyor, iyi bir şey
olduğu düşünülüyor.
Küresel şirketler, toplumun ve tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını değil,
kendi çıkarlarını ve karlarını ön plana alarak üretimi ve tüketimi
yönlendirmekte ve belirlemektedirler. Topluma ve tüketicilere kendi
çıkarları doğrultusunda bir yaşam tarzı, bir tüketim tarzı, bir değerler
bütünü, bir tavır, bir görünüm, bir düşünce empoze etmektedirler.
Ancak, milyarlarca tüketici bunun farkında değildir. Milyarlarca tüketici
marka taşıyan bedava, canlı reklam panosu gibi kullanılmaktadır.Bununla
birlikte görsel, yazılı ve işitsel kitle iletişim araçlarının yanısıra
binalar, duvarlar, mağazalar, bulvarlar, caddeler, sokaklar, hemen hemen
tüm çevremiz reklam afişlerinin, panolarının, tabelalarının işgali
altındadır.
KÜRESEL GENÇLİK YARATILIYOR
Küresel tekeller müzik-sinema gibi çeşitli sanatsal etkinlikleri, çeşitli
toplumsal ve sosyal aktiviteleri, sporu, bilimsel etkinlikleri, kredi
kartlarını bir araç olarak kullanmaktadırlar. Küresel tekeller, tüm bu
etkinlikleriyle bir Küresel Gençlik yaratmak istemektedirler. Yaratılmak
istenilen küresel gençliğin ülke yararı, bilimsel düşünme, halkın yararına
olan yerli değerler gibi anlayışları yok edilerek, bunun yerine küresel
şirketlerin ve marka sahiplerinin istediği gibi davranma alışkanlığını
yerleştirme anlayışı egemen kılınmaya çalışılmaktadır.
Bir araştırmaya göre, yetişkinler geleneksel alışkanlıklar ve yaşam
biçimlerini devam ettirirken, küresel gençler bu sıkıcı ulusal engelleri
geçen yılın modası gibi silkip atmak istemektedirler.
Çinli bir girişimci kapitalist, “Anne, baba, iki büyükannne ve iki
büyükbaba bir çocuk için para harcadığında, bunun doğru pazar olduğunu
bilmek için dahi olmak gerekmez” demiştir. Burada, çocukların yetişkinler
üzerinde nasıl etkili oldukları anlatılmak istenmektedir.
“No Logo” kitabında da belirtildiği gibi, “çocukları ele geçir, bu şekilde
bütün aile ve gelecekteki pazar senin olsun” anlayışına uygun olarak
çocuklar reklam bombardımanına tutulmaktadır. Ancak, bunun çocuklar ve
gençler üzerindeki olumsuz etkileri hiç dikkate alınmamaktadır.
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı
|